MODERN TÜRKİYE’NİN DOĞUŞU: ÖNEMLİ NOKTALAR Birçok ülkenin demokrasisi o yere özgü veya dışarıdan getirlimiştir. Türk demokrarsisi ise ne miras kalmış ne de zorla kabul ettirilmiştir. Türklerin özgür tercihidir. Türkiye hiçbir zaman sömürgeleştirilmemiş, egemenlik altına girmemiştir. Türkler hep kendi evlerinin efendisi oldular. Türkiye’nin oluşmasında 3 ana kaynak vardır: 1-Türk 2-İslamî 3-Yerel Osmanlı müesseselerinde Bizans etkisi abartılmıştır. Osmanlı mirası Selçuklu veya Abbasi’den almıştır. Ortak yaşam alanı olarak Selçuklu da tabiki Bizans’tan etkilenmiştir. Türkiye’de Türk kelimesi neredeyse hiç kullanılmazken, Avrupa’da bu kelime Müslümanlıkla eş anlamlı hale gelmişti.Sonradan Müslüman olana “Türk Oldu” denirdi. 17. yy’dan itibaren ihmalkarlık arşiv kayıtlarından anlaşılmaktadır. Benzer ihmalkarlık mesleki ve ahlaki alanda da belli oluyor. İran’ın coğrafi yapısı sebebiyle geçilememiş, Portekizli cüsseli gemiler denizleri kapatmış, Kırım ve çevresini Ruslar ablukaya almış hale gelince Osmanlı’nın yayılma süreci de sona ermiş oldu. Sultan Süleyman’dan bu yana başlayan ahlaki değerlerin çöküşü Koçi Bey risalesine de yansımaktadır. Koçi Bey’e göre kötü gidişin nedeni adam kayırma ve yozlaşma olarak işaret edilmektedir. Coğrafi keşifler sonrası ticaretin Akdeniz’de durgunlaşması ve Osmanlı ülkesine giren yabancı para ekonomiyi bozdu. 1600’lerden sonra tahrirler nadiren tutulmuştur. Bu da bize tımar sisteminin eski nizamının olmadığı konusunda bilgi vermektedir. Ortaçağ İslam görüşü Osmanlı’ya miras kalmış durumdadır. Bu görüş Ortaçağdaki hristiyanlığın, İslamdan geri olduğu ve asla hristiyanlardan faydalanılmayacağı görüşüdür. Bu görüş Osmanlı’nın Batı’ya olan ilgisini veya takibini yaklaşık 200 yıl geciktirecektir. Osmanlı için 17.yy siyasi açıdan bir denklik kabulüyle başlamıştı. 1606 Zitvatorok Antlaşmasıyla Osmanlı’nın 16.yy’ın gücünden geri kalmış olduğunun kanıtıdır ve bir yenilginin açıkca kabulüyle bu yy sona ermiştir. (1683 Viyana – 1687 II.Mohaç – 1697 Zenta – 1699 Karlofça) 19 yy’da dışarıda fazla toprak kaybedilmedi ancak içeride yıllarca tebaa olarak yaşayan milletlerin ayaklanmalar sarsıcı ve yıkıcı olmuştur. Karlofça ve Pasarofça yenilginin resmen ifadesiydi ve Batılılaşma hareketinin başlangıcı olarak görüle-bilir. 1721’de Damat İbrahim Paşa Yirmisekiz Mehmet Çelebi’yi Paris’e incelemeler ve raporlar sunması için büyükelçi olarak gönderdi. 1739’da Conte de Bonneval Türkiye’ye geldi. Bernard Lewis’e göre geri gönderilme ihtimalini ortadan
historianyavuz.wordpress.com Yavuz Sabri Altuntas
kaldırmak için İslam’ı seçti ve Humbaracı Ahmet Paşa olarak tarihe geçti. Askeri alanda yaptığı ıslahatla tanınır. 1773-1775 Baron de Tott Macar asıllı Fransız bir topçu subayıdır. Mühendislik, topçu birliği ve matematik dersleriyle ilgilenmiş bir başka yabancı ıslahat şahsıydı. III.Selim özel temsilcisi olan Ebubekir Ratib Efendi’yi 1791’de Viyana’ya rapor hazırlamak üzere gönderdi. 1791’de yine III.Selim 21 kişiden layiha istedi ve bu layihaların ortak noktasında devletin çöküşünün asıl sebebi olarak askeri gerileme görülüyordu. Layihalarda bu noktada birleşiyordu. 1792’de Londra’da Viyana’da Paris’de elçilikler açıldı. III.Selim dönemi dönüm noktalarından birisi olarak görülür. Osmanlı Fransız yakınlaşması ile birlikte Türklerin Batı’ya karşı olan önyargıları yavaş yavaş kırılmaya başlamıştı. 1797 Campo Farmio Antlaşması Venedik topraklarının bölünmesi ve Fransayla komşu olduğumuz manasına geliyordu. Böylece aradaki ilişkiler gerilmeye başalamıştır. Avrupa tarzı kıyafete karşı çıkıldı ve bu muhalefet sonunda III.Selim’i tahttan indirdi. II.Mahmud dönemi tam anlamıyla Osmanlı’da reform dönemi olarak adlandırılır. Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılması, Mühendishane-i Bahr-i Hümayun, Mühendishane-i Berri Hümayun, Mekteb-i Ulum-ı Harbiye, 1838 Sivil anlamda rüşdiyeler, posta teşkilatı, Takvim-i Vekayi, Müsaderenin kaldırılması, tımarın kalkması, vakıf gelirlerinin merkezileştirilme çabaları, bakanlıkların kurulması, 1836-38 arasında Meclis-i Dar-ı Şura-yı Askeri ve Meclis-i Vala-yı Ahkam-ı Adliye (reformların tasarlanmasında önemli kurumlar) 1829 Kıyafet kanunu gibi pek çok yenilik bu dönemde gerçekleşmiştir. Koçi Bey’in tesbiti: Osmanlı devlet kademelerinde her an azledilme endişesi ve mallarına el konulma korkusu ahlaki dokuya zarar vermiştir. 1867’de Fransa ve Avusturya reform politikasının devamı için Osmanlı’ya nota verdiler. Aynı yıl III.Napolyon Abdülaziz’i Paris Uluslar arası Sergisi’ne davet etti ve ilk kez savaş dışında bir Osmanlı padişahı Avrupa’ya ziyaret amaçlı gitti. Galatasaray Lisesi açıldı. Modern Türkiye’nin doğuşunda muazzam etkisi oldu. Müslüman-Hrsitiyan aynı yerde eğitim görmeye başladı. 1870-76 yılları arasında Divan-ı Ahkam-ı Adliye başkanı Ahmet Cevdet Paşa tarafından Mecelle hazırlandı. 19.yy reformları aydın bir kesim meydana getirdi. Modern Türkiye’nin doğuşunda etkili olacak bu kişiler bu devrin okullarında okduu. Ancak değişmeler Türkiye’deki hemen her grubun aleyhineydi. Reformlar neredeyse Hristiyanların İslam karşısında büyük bir zaferi olarak algılanıyordu. 1876 Anayasası tıpkı Tanzimat gibi, Islahat gibi ufukta beliren bir Rus savaşı öncesinde Batılı devletlerin desteğini alabilmek ümidiyle ilan edilmiştir.
Batılı yazarlar Tanzimat’ı Bab-ı Ali’nin kapısının eşiğinden bile geçememiş olarak değerlendirir. Ziya Paşa’nın tesbiti: Osmanlı 1592’den 1839’a kadar çift beygirli bir araba hızıyla gerilerken, 1839-1869 arasında bir tren hızını almıştır. 1878’de Ali Suavi Basiret gazetesinde bir ilan verdi. Şehzade Murad’ı tekrar tahta çıkarma ümidiyle Çırağan sarayı önünde yaklaşık 500 kişiyle toplandılar ve öldürüldü. Abdülhamid döneminde mülkiyeler genişletildi,maliye,hukuk,ticaret,polis,gümrük vb yenilikler yapıldı. Telgraf Kırım Savaşı’nda kullanıldı 1855. döneminde sansür çok Abdülhamid yaygınlaştırılmıştı. Tahttan indirilen V.Murad’ın adı bile sansürlen-mişti. II.Murad’ın Bursa’daki camisinin restorasyonu için gazetede “Cennetmekan Fatih Sultan Mehmed Han’ın babasının camii” ifadesi kullanılmıştır. Ahmed Rıza – Meşveret gazetesiyle Jön Türklerin yayın görevini üstlenmişti. Murad Bey de Mizan gazetesiyle rakibi rolünü almıştı. Mehmed Reşid, İshak Sukuti, Abdullah Cevdet, Tunalı Hilmi Cenevre’de Osmanlı dergisini yayımladı. 1897 Prens Sabahattin, Abdülhamid’in kızkardeşinin oğluydu. 1902’de darbe için kongre topladı. Ermenilerin “Osmanlı’ya dış güçlerin müdahelesi” tezine destek verdi. Osmanlı hürriyetçiliği böylece ortaya çıktı. Teşeb-büs-i Şahsi ve Adem-i Merkeziyet Cemiyetini Paris’te kurdu. Fransız Demolins ve Le Play’den etkilenmiştir. 1906’da Mustafa Kemal ve İsmail Canbulat, Mithat Şükrü Bleda Osmanlı Hürriyet Cemiyeti’ni kurdu. İttihad-ı Muhammedî Fırkası ayaklandı. Karşılığında Selanik’te Mahmud Şevket Paşa “Harekat Ordusu” İstanbul’a geldi. Mustafa Kemal Kurmay Başkanıydı.(31 Mart Vakası) Mehmed Reşad İTC’nin insafında kalmış bir padişahtı. Jön Türkmeclisindek, Balkan kökenli Hristiyan bir mebus olan Yorgi Bosha “Ben Osmanlı Bankası kadar Osmanlıyım” diyerek her şeyi açıklamıştır aslında. 1909’da bazı idamlar gerçekleşti. Zorlu süreç sonrası Mahmud Şevket Paşa 2 yıllık bir sıkıyönetim ilan etti. 1911’de Miralay Sadık, Cedid grubuyla İTC’den ilk ciddi kopuşu gerçekleştirdi. 1911’de Hürriyet ve İtilaf Partisi İTC’ye karşı olan bütün grupların desteğiyle kuruldu. Damat Ferit başındaydı. Kamil Paşa İTC dağıtılmasını talep etti ve İngilizlerle ittifak önerdi. 192’de Meclis feshedildi. H.Cahit Yalçın tartışmayı açtı ve Sopalı Seçim gerçekleşti. İTC ezici galibiyetle iktidar oldu. 1912’de Kurtarıcı Zabitler (Halaskar ZXabitan) grubu meclisi dağıtma niyetiyle ve askerin yönetimden çekilmesi amacıyla kuruldu. Kamil Paşa Şura-yı Devlet reisi, Ahmed Muhtar sadrazam oldu İTC iktidardan uzaklaştırıldı.
historianyavuz.wordpress.com Yavuz Sabri Altuntas
Balkan Savaşı-Trablusgarp devam ediyordu. 1913’de Edirne’nin Bulgarlara bırakılacağı söylentisi yayıldı. Enver Paşa ve adamları Bab-ı Ali’yi bastı ve Harbiye Nazırı Nazım Paşa’yı vurdu. M.Şevket sadrazam oldu ve İTC 1918’e kadar iktidar oldu. M.Şevket’in ölümüyle İttihatçı kapanındaki Said Halim Paşa sadrazam oldu. 1911’de alenen oruç tutmayan Müslümanlara tutuklama ve para cezası kararı alındı. Ahmed Muhtar Ya Batılılaşırız ya da mahvoluruz. 319 Abdullah Cevdet ve Ahmet Mithad “İkinci bir medeniyet yoktur. Medeniyet Avrupa Medeniyetidir. Bunu gülü ve dikeniyle almak zorundayız.” İçtihad dergisi, Mustafa Kemal’e göre hilafet, geçmişle ve İslamiyetle arasında bağ olan bir kurumdur ve bu bağı koparmak gereklidir. Bernard Lewis 1943 Varlık Vergisi ile ülkedeki gayrimüslimler cezalandırıldı görüşündedir. İslam devletlerine göre 3 sınıf vardır. Müslüman, harbî ve zımmî. İnanan, kafir ve tabi olan. Osmanlı’nın Türk kimliğinden sapıp İslam kimliğine yönelmesi 3 olaya bağlıdır. 1453 İstanbul- 1516-17(SuriyeMısır) 1534 Irak. Böylece Osmanlı İslam İmparatorluğunun kadim merkezlerini ele geçirdi. Milliyet düşünceleri azınlıkları tamamen ele geçirdiğinde kendini Osmanlı olarak değil Sırp, Ermeni, Bulgar, Rum olarak görmeye başladı. Bunun üzerine ayaklanması ve Osmanlı’nın sert tepkisi ve bastırma önlemleri yeni düşmanlıklara yol açtı. Osmanlı’nın bu azınlıklara güvensizliğini ve baskısının armasıyla ayrılık fikri iyice pekişti (460). 1868 Semerkand, Buhara Rusya’ya geçti. Cemaleddin Afgani tezine göre İSlamiyetin geri kalışı ve yenik düşüşünü Avrupa’nın emperyalizminde aramak gerekir.463 Lean Cahun ve Macar Arminus Vanbery iki Türkolog Türklük bilincini yaydılar. Süleyman Paşa 1876’da Dünya tarihini yazmış İslam öncesi Türklere ait bir bölüm de koymuştur. Bu modern Türk tarih yazıcılığında bir ilkti. Tımarın bozulması, sipahiliğin bitmesine neden oldu. Böylece düzenli orduya harcanan para artmış oldu. Ekonomi bozuldu. Nakit para ihtiyacı sebebiyle de iltizam sistemi ortaya çıktı. İltizamlar ömür boyu verilmeye başlandı. Böylece köylü ve devlet arasında bir sınır doğmuş oldu. 601 Sened-i İttifaktan sonra taşrada hakim sınıf haline gelen ayanlar ile birlikte, mülk sahibi bir sınıf da ortaya çıkmış oldu. Özel mülkten de vergi alınamaması ve bunun miras olarak bırakılabiliyor olması devletin topraklarının yavaş yavaş özelleşmesi anlamına geliyordu. Yenileşmeye iten şey Avrupalılar değil, bilakis içerideki bir zamanların tâbi halkı tarafından gelen utandırıcı ve acı ders itici güç oldu. Yeni elit sınıf subay-memur-hukukçu ve gazeteciydi.