ııitli kaynaklarla desteklonme}çte,ciiı:' Aneak, eskiden lıeri n"ürtrç o]'madrklan bilinen Ruslar ve 1sl6,ı'lari Türtrçlerde.n seyrnasffifi} gehebini anlemak gtlçtür. onu böyle hir neticoye vürd.lj:alr Iıı-ışuş eşki Ru$ idörİ teşkilff.tınııı Ttirktrerinkine }ıenzeııesi olabixir. Bu }:&bıın terciiınesinde, V. &Iinors}ıy ta,raflrirlan İnclia Offiae ve Bitis}ı Mugeurn'cla butrunan nüshalara dayanıIarak İngİ'lizce tercürnesi ve notlariyte bı-rlikte 1942 yılında tr on';lra'da n'eşre_ dilerı Çin, T'ürk ve xlind ülketerinden kıalı.sedeır hfrkıtrarı itıtiva" eden çalışmaya dayarulmIştrr. İbn Fazlflıı'ln eşerin:i.n terctir'n.esinde olduğu gibi, Ebü Dii1ef'in.-ve lvIervezl'rıin eser].e.ı:irıden tercümeşi verüen kısırrıiarda da açıkianmasr ge]:ekerr yğrler çeşitli ça}ışmalara Ve kaynaklara müracaat edilcre}ç notlan-
İnrş I'Az LAN sEyAHAtrşAMESİ TER,CüMEsİ
tMI]KADDİMIrl (19?a) Bu kitap Muhammed b. Siileyman'ın mevlöşı (cii_ ent) ve Halife el-Muktedir'in Bulgar (Sakölibe) ,ı lriikümdaııına etçilik vazifesi ile gönclerdiği Ahmed b. Fazlfln b. el-Abbf,,s b. Röşid b. Hammöd'ın eseridir. Miiellif bu eseıde Türk, Hazar' RuŞ, Bulgar (SakAlibe), Başgırt v.s. kavimlerİnin ülkele_ rİnde gördüğü dinl ayrılıklardan, hükümdarlarına, rlflir haber_ lerden ve yaşayışları hakkındaki müşahedelerinclen lıahser-trer. Ahmed b. Fazl'6n şöyle der:
1
SakElibe : ibn FazIAn tıurada BuIgartrarı Sak6libe llıılAvlar) diye
adIan_
dırır, Daha aşağıda Bulgarla:' balısiııd,e ise hükürndarın adının lıutbede *Bul' gar hiikümca11" şeklinde zikrectild:ği görülecektii-. ortaçağ'claki islim müelIif
|erİ sAdece Bu|garları değli, büı"ün l(uzey ve Doğıı Avrupa kavimlerini, Cermen_
leri ve İslğvları Eakölibe o!arak kabuI ederlerdi. İslAnı Ansiklopedisi'ndeki
b' şilkr Yıltıvilr'rn2 I}ulgor (Sa,kAlibe) hükümdan Almuş dınini- anlata_ İslflm lümİr cl-Mü'mintn (Halife) el_Muktedir'e ılrık, şcriatın hükümlerini öfietecek' ülkesi:ıde ''" |:'İij-*_ için minber ve Caml ya'ıı'ktıl.inde lrendi ad-ına hutbe okunması kogöndermesini ve düşman hükümdarlarrlan i,,r*rı. ni, heyet isteyen mektubu geldi r'ıınnlıilmek için bir kale yaptırmasın] kabul editdi' ğinde, bu konudaki isteği iso hiikiimBu konuda ,,'"' ığ"'ı" el-Haramf i61's Benhedi}'eleri tesgönderilen tlnrı, Halife,nin mektubrınu okumakla, nezaret etmekle görev_ lim ctrnekle, fakihlere ve öğretmenlere hancaımak' faki}ıI_ere lcndirildim. Yapılacak kaleiin inşasrnda tıutrümclara götürüteeek para İbn *Harezm'cleki ve iiffetmerrıe*e,reril**t ıçi" Artahuşmts€ns çiftlicl-F"uröt'rna çiıtıııiıerınaen ğinclen tahsis edildi' ;;ısar (Sakölibe) hükümdarı t*l1"qT'l'j:.:':Y*,T-
aı"'"ffiil;;;ü-ş*'* ! Beştü'"i:T1^i:*]İr' :*i: cevilbİ elçi ise ;ffifi;;;;";iil" il;;;
_;;'.-
9':'b::**" Tı*'::]:TI: Barİ' a_saı.ıJnı'nine de bulunduğu Nedr el-Hlaraml'niıı adları bu gün Çuvaşça,da görülmekt"dj,
nuşü uı,
"" ş* teiğffuz ,seklı olan Yıltıvar
._
s
Nezİr
EleiIik
nüfuzlu el-Harami Halifç Muktej'r.,"_.r'*rda buluııan ,bit.Jıedımdı. el_Bassi Sevse.n Elçl odur' ,*pleyen ;;;;il; :l*"T:.d'','j:l'; 'J'' i o'J' Jİou'ru*',"i,lıiru'''ıı rı.,"a i' zam an n cja'99.3]' nıİ"o^,_*, j I ]]:1: '"-r'L, makam,na getirilmiş, 3'l2 yıIınd'a ^ Muktedir'i* ı
,,n JroJ,',jlu''Jn'o"r"
omrlyle öldiirülmüştür. bir ka' _ 5 Artahuşmisen : Eugünkü Hive'nln kuzoy doğusunda bulunan
*,,o?o'loou,löh
b. Baştü el_Hazari
: Bu adam belki do Hazar müslümanların"
hükümdarı tarafından olçiliğe onun tomell edon siy8si bimuı'*i ldl' Bulgar olçllik heyotlnin Hazar gönderdikleri soçllmlş olması, suıgr.ir],; ürı.t",ı1''" Eöstoriyor' tlai0nı'ne karşl yöneltildiğini ", [' H rHT #,'ni', İ i, ni""t ü' ı'i* u i'' n,,:i'],ig:'T]::; : il L::"'*.:}1T:
;:;: ;; J'Ji * r,'l?'' "l*. ". llr"#ffi;,:,İiİ";"t-"i"""'a" l
mevlisı Sevsen el-Rasşİg idi. Bahsettiğim gibi, ben de onlarla beraberdim. Yanıma hii&ümdara, kaı:ısına, çoeuklanna vg ku_ mandaırlaıına verilmek üzere gönderilen hediyeleri, hüki.irndarın Nezir el-Harami'den isteüği ilö.çları da almrştım.
ünaş
ve IIoRAsAJd]
11Safer 309 (21Haziran 921) Perşembe günü Bağdad (Me_ dtnet el-Selflm)'tan haneket ettik' Bir gün Nehravin'da kal_ drktan sonra yolumuza hrzla devam ederek Deskere'ye vardık. Üç gün orarla ikamet ettikten gr}nx'a tekra;-" yoia çıktık'
Hicbir yerde duraklamadan doğruca TIulv&n'aıı vartrrl{. İki gün bu şehirde kaldık. oradan Karmİsİn'efz harc-Iret
ettik. Karmİsin'de iki gün kaldıktan sonra yolumuza devanıla Herned'an'a ulaştık. He'medan'da üç gün kaldık. Sonra, yolu_ rnuza devamlı Sflvc'yel3 va,rdık' Burada da ilri giin kalclıktan sonra vürüyüşümiizel rlı:vııın cdcrclr Rcy'eıı vfi,şıl tık]ıık. Ora. da, Su'Ifık'iiıı'5 lrırı:tlrlşi Ahınılıl h. Alİ'yiıa lıtlklcnıck iqin on bir güıı ottırrJı'ık. Zira,, Ahnıctl lıu gırtırlır T'Tııviııl el-Tley'de{z bu-
llteber'ın
(Bıttıvar) ünvanının bazı Türkler araslfi_
görulmektedir' . rla hükümdar Veya prens nıan6sında kullanıIdığı kaç noüta zikredilen bir Nezir el-Harami , i"Jı' kltaplarında
l
2T
rc.
s
BAriı el-Sıık!Öiıi : Btı
h6cibİ iken,
şıhıı
cjaha önce Samfin?trordon Ahını'ıd b" lsmöil'in hlzme_
lıir anlaşmazlıIı üzerine Bağdad'a kaçrnış, orada halifenin
tine girmiştir. onun "$aklabi" nisbesiııi taşırnasl ve adının B0ris (Boris, Pars) olroaııı Bulqar menşe|l oiması ihtimalini düşündürüyor. 9 sevsen el_Rassi : Bu şahıs el-Söbi tarafından zikredilen Sevsen el-Hac;b oln'ıalıdır. 10 Deskere : Bağdacl'ın kuzey - cloğusunda, aynı adı taşıyan kanal üzerindo kıırulrnuş bir şehirdir. 1'ı Hu|van : Cib6l sınırında, DiyAle ırmağının kollarınclan biri üzerinde kuru|muş bir şehirdi.
b
Karmisin : Bu günkü l(irmanşah şehri. Söv6 : Hemed6n ile Rey yo|unun ortaslnda bir şehirdi' Rey : Tahran yakınında bir şehirdi. Su'lük : Muhdmnıed b. Ali el_Deyleml'nin lAkabıdır' Ahmed b. Ali: Su'lük'üı kardeşi otup 311 (923-924 m.] yılında Yüsuf Abi'l-Sac tprafından öldürüln'ıüştür.
'ı2 1g x4 15 ı6
17
Huvör et-Rey : Tahran'ın doğusunda Kümis vilayetinde bir şelıirdi.
rBN g'AzI-AN
22
sEYAIıIATNAMEsİ ___----, r_-i"_*;-
Iunuyordu. oradan Huvflr el-Rey'e hareket ettik. orada da üç gün kaldık. Huvör el-Rey'den Simn6,n'a,ıı oradan da Dömeğiın'a geçtik. ora'da Dö'İ'nin'g adamı olan İbn Kf,,rin'e2o rastladrk. Kafilede kıyafet dğştirerek, cebri yürüyüşle yolumuza clevam ettik. Nihöyet, Nİşibür'a vardrk. Bu srrada Leytril b. Nu'mflı*r öldürülmüştü. orada, Horasan ordusu kumandanr Hammüya.
Küsfl'yı bulttuk. (197b) Nfuflbiır'dan Serahs'a, Serahs'tan Mcrv'e geçtik" Merv'den Amul çölüniİn kıyısın'rla bulunaır Kuşmahfln'a22 vardık. Kuşma.h0,n'da, çöle girmeden önce rleveleri dinlendirmek için üç gün kaldık. Sonra, Amul'ezı kadar çölü katettik. IMAVEIiAÜNNEIIIi] Ceyhun nehri'ni geçerek Tflhir b. Alİnin ribatı Afi'rabr'azo ulaştık. Cradan Beykend'e2s hareket ettik. Beykend'ten hareket}e Buhara'ya girdik. Horasan hükümdarının kötibi (vegiri) el_Ceyh&nİ'nip26 yanrna vardrk. Ceyhönİ, I{orasan'ria el-Şeyh 18 Simnön : Elburuz dağlarının eteğinde, HuvAr el-Rey'in kuzey doğu* sunda [-ıir selıin. DAmegdn : SimnAn'ın kuzey _ doğusunda bir şehir. ,l9 El-Dğ'i : Burada bahsedilen el-DE'i el-Sagir eI-|-lasan tı. Kösım olup 316 (92B m.) vılında Asfar el-Cili tarafından öldürülmüştür. 20 lbn Karin : ServTn b. Riistüm b. K;ırin'dir. 21 LeyIö b. Nu'mAıı :Deylenıilerdon tllı'ıp cıl_[Jtruş ve el_Hasaıı b. KAsıın'ın generalidir. 309 (921 m.) yılında Samğni kumandanı tlanınıüya KüsA tarıfından tevkif edilip öIdürülmi'iştür. LeyIA 30B (920 nı.) yılınd,a el-Haoan b. Klıım tarafından Nisöbür'a tAyin edilmişti' 22 Kuşmahön : Merv ile Amul yolu üzerinde ve Aııul çöliinün kıylsında Drr Koydu.
Burada bahsedilen Amul Horasan'ın ktızoy - d
23 Amul :
--_ :
f:':#=1:;ş*pİF1fl
ı8
el Amİd diye tanınır. Hemen %ize bir eV tahsis edilmesini emretti. İhtiyaçlarr[uzı temin edecek, istediğimiz hususlaıda yaralanmıza merhem olacak bir adamı görevlendirdi. Bu şekiıdo günlerce ka]dık. Sonra, S6,mönİ hükümdarı Nasr b. Ahmed'in27 huzüruna giırnek için vezir bize izin aldı. Yanına girdiğimizde kenclimizi sakalı bitnıemiş bir çoauğun karşrsında bulduk. ona emİrlik selaml verdik. oturmımızı emretti. Bizirrıle ilk sözü, şeklinde oldu. tsiz, dedik. o da dedi. Sonra, Halife'nin, *İbn el-Furöt'ın köhyası el-Fazl b' Müsi el-Nasranİ,den2s Aitaııuşmisan çiftliğinin teslİm alrnıp Ahmed b. Mfis6, el-Harezmİ'ye29 verilmesini, Harezm'deki völisine,. e]çilik vazifeşinde bize mani olunmaması ve Rab ııl-Tlirk'tekigo (Türk Kapısı) kumanrİa.nına, biziın rnn,iycıtimizc bir birlik verrnesi ve yolculuğumuz0, ongel rılmeımn,rıı lı;in nııılrt'uplar yazInasınr emrede'n-*- nıektubu ona okundu, Buııun i.izerinc, tlcdi. dedik. o, (Aılg,h uz'urı iimijrlcı:' vcrsin, Efendirn Emir el_Müminİn'in (Halifo) emrınjı:ı bıışıı]ı üstünde veri var.> dedi. İbn FazlA,n der ki:
2t Nasr b. Ahmed b. Nasr : l-licri 30',l-331 (914-943 m.) yılları araşında Sanı6ni hiikümdarIığı yaprnıştır. 28 Fazl b. MusÖ el-Nasrini : Hakkında başka bilgiye rastlanmayan bu harezmli hıristlyan belki de,bir nastüri idi. Barthold ise Harezm hıristiyanla' rlnın melki (ortodoks) otduğunıı idd'ia eder. 29 Ahrned b' Mus6 el_Harezmi : Hakkında başka bir kayda rastlanamayan bu şahsın halifenin sarayında bir vazifeli olması muhtemeldlr' 30 B6b el-Türk : Türk Kapısı manösına gelen bu yer' il'erİde Riböt-ı Zemcün adıy|a tekrar geçecektir Burası doğı'udan doğruya Samanilere bağlı bir hudut karakolu olmalıdır.
verileceği ha_ çtftllğin kendisinden alınrp Ahnıed b. Müsa'ya hİleye bae' hakkrnda b. Mose üeri uıaştı. Bunun ilaerine Ahmed yolu üzevırrrlu' Crınd Serahs'ton Beykeıid'e kddar [lorasan (keıvansarayrİncltı bulunan enıniyet ömirlerine, > diye mektup yazdı' Ahmed' yu'Irıılıırıd"r i,'e
tevkİf ediıdi.
]:]rıhara'dayirmiıekizgtinbekledik.El.F'azlb.Müsö,arkadaşlarımıdaP Abduııeh b. Baştfi ve başka bazr kimselerle anlaşmştı. Burrlar, demeye başladılar. İbn FazIAıı şöyle der:
garl arasrnda 3t denen ve bakırdan, tunçtan ve bakırdan basrlmrş (198*) bir çeşit para vardl. Bunlar tartılına-
danalrnrr,satıIır.100tanesibirgümüşdirhemedir.Buharahal. kırıın kadrnların başlrğ (mihri) rrıeselesindeki şartlarl < denerı başka bir bir dAnektir' çeşit dirhemleri de vardrr. Bunun 6 tanesi El-Ğıtrifiyye : H6rün e|-Reşid devrind,e Horasan vatisi olan Ğıtrif b. MüAttğb tarafından bastırılan dirhemlere verilen isimdir" Bu şahsın kardeşi
31
MaverğÜnsoyyeb tarafından bastırılan dirhemlere ise, .nrıüseyyoblyyeı denir. dövde işl6m dirheınler taşlyan adını nohr'do kı"ıllanılan vo .ınuhammedİyye' verbilgi t6fsilAtlı Sauvaire için dirhemleri Semerkand? rlnc}o basılmışlardı.
ınoktodir.
SEYAHATNAMmSİ F-
2,
-=:::
...nEI+
IHeR,EZM.l32 AbdullAh b. Baştfi ve diğ'erlerinin kışrn bastıracağına df,.ir beni ikaz eden gözlerini işitince Buhara'dan geriye, Ceyhuır nehrine doğru yola çıktık. Ha.rzm'e gitmek için bir gemi kiraladık. Gemiyi kiraladığımız yerden Harezm'e kadar olan mesafe 200 fersahtan fazladır. Soğuğun şiddetinden kıütün gün yolculuğumuza devam erlemiyor, ancak giiıdüzün bir lçısınıııda yot alabiliyorduk. NihAyet, H&rezm'e vardık. oranrn valişi (enıİ_ ri) Muhammed b. İrAk l{arezmşöh'rn33 yaflrna. girdik" Bire ikr&na ve kabut gösterip bir evde nıisafİr etti. Üç gün sonra bizi huzüruna çağrdı. Tiirk ülkelerine g:.rrrıek hususunda bizimie fikir teötisinde bulundu. Ve > dedi. Tegİn'e, işöret ederek, <ıtsen lıiliyorum. Bu İş, brı çocuğun (gulömın) uydurduğu bir hİledir. Zi_ ra o, bizim yanır"rıız.ıİa demirciydi.9ı Köfir iilkelerindc demir ticöı:eti yapmayı öğ'ı'encli. Nczfr'i alda'tın, onı,ı lTurlr el-Mü'nrinİn (Flalife) ile konrışma,yü vo Bulgar (Sakölibe) hükiimdarının mektubunıı Halife'ye ulaştırınaya sevkeden odıır.> dedi. Horasan Emiri'ni (Sflnıilnt Hiilçürrıd6,rı.'nr) kasted_erelr <
32 Harezm : Buracia lla:"ezrn kelimesivle Lıike değil, l4ıreznı'in o eaınanki ,merkezi Köt şehri kastediln'ıektedir' Ket şehrinin bu günkl1 aıiı ŞabbAz {Şeyh Abbas Ve|T) dir. Eskiden Köt'a Şehristarı da denirdi. 33 Harezmşah Mul"ıaınmed. b. lrak Afrigiler hanedanındandı. gA, Demirci : Tegin'in eskiden Harezm'dg demirciIikle ıııeçgul oldıığu anlaşılıyıır. Eski TürkIğr aresında dşmircinin ffletleri de Şaman'ın dletleri gibi mukaddesti. Kaşgffri'ye göre, Klrgızlar, Yabgu|ular ve .KıpÇakIar demiri takdis oderler ve demirle and iÇerlercjİ. Ayrıca, ortaçağ'da Nılaırerüünnehr ve Harezm_ le 'I-ürk ülkeleri araslnd,a geniş bir demir ticÖretinin m€Vcut olduğı-ı bilinmek_ tedlr.
35 Biiyük Emİr : Bu iföde ile t0m6ııT hükümdarı kastodilmektedir. SAmön'i :hükiinıdarı lbn Fazldn zaınanında halİfenin Horasan lıükiirndarıydı. Harezmşah'ın |.ıurııdcıki sözlerinclen anlaşılclığına gÖre o, halifenin kuzey ülkelerinin işlerine ikarışmasını arzu etmiyordu.
İBN FAzt'AN
2s
hak sabe okutmaya, dinin neşri işiyle uğraşmaya daha fazla arasın_ memleket hibi olurdu. Üstelik, sizinle bahsettiğiniz bu
tIabinlercekAfirkabİlesivar"Haüfebukonudakandrnl.mıştır. (Halife'ye) yaza* Ben size doğruyu tavsiye ediyorum' Sultan'a (Sömflni Hükümdfl_ rak meseleyi danrşma"i ıçı" Büyük Emir'e kadar rı'nı) melrtup yazmak gerekiyor' Siz, cevap gelinceye
tıeklersiniz.> diye ilÖve etti' Bunun tiçerine huzürundan a.yrıldık' Aynı gün teiırar ya_ nına girdik. D0,ima' ona karşı nezaketli davranrp, ra'zı etmeye bu koııucalışıyor, <İşte, Halife'nin 0mri ve mektubu' Tekrar yolquluğ'ııNihöyet' cliyorduk' cla ıııiiracaa,trn ne lüzumu var.> rnuza devam etmeye izin verdİ.
Bunun .iizerine Harezm'den Cürcflniyye'ygse doğrır indik" Cürcflniyye ile trIarezm arasrnda ııehir yoluyia 50 fersahlık bir mesafe vartiır. Harezrn dirhemlerinin bir kısrnı kalptır: kurşundaır, karr. şık madenden Ve san bakırdan mamirltiür. onlar dirheme < derler. Ağırlığı 4,5 dönektir. Sarrafları tavla zarı ciöneklet), topaç ve dirhem satarlar. (lsst]) Harezmliler dil ve tabiat bajrlmından en ibtid&İ kimşeleı.dir. Korıu$ma}arı srğırcrlr }ırşla,rınrn seslerine çok ben-
zer.orada'şehrebirgünlükmesa{.erleArdakiiızadındabirköy vardır. Halkına derler. Konuşm.ırları kurbağalarırı
Faz|6ıı Cürcaniyy'e : Bu günkü Kürıye-ÜrEenç şehrinin eski adıd'lr. lbn önornliydı' daha Kst'tan cılup, rjevrinde Cürcöniyye Harizm'in tic6ret merkezi
3s
isl6m Pek az şonra da, ülkenin başşehri otmuştur. Burası Tiirk i'ilkeleriyle Hazar, BuIoğuz, Buradan merkeziydi. biı'ıio,ğret lıüyük dünyıası araslrıda çok (]lkelerine' Çin ve gar,' Horasan MAveröünnehr, hattd Kuzey ve orta Avrupa ülke|oriyle tropi' kuzey Böylece genıiior kalkardı. Hind,e ticaret kervanbı ve
kalülkelerinmallarıİçinbirmübadelemerkezivazifesinigörürdü. d'oğru giden 'yol 3? Erdekü : Cürcaniyye'ye bir konak mesafede, güneye elde edile_ bilgi bir bulunan uir ı.ovjır. Kerdeliler hakkında kesin üzeriıde
I ti
;l
ii
Ebi Talib'i lanotlemeleri onlanıemİştir' Kerdelilerin namazlardan sonra Ali b. gösteriyor'rln koyu mu'tezili e'lduklarını
SEYAHATNAMESI
27
vakvaklarrna çok benzer. Her namazdan sonra h]mİr el-Ivlü'mi_ nİn Alİ b. Ebi Tfllib'e lAııet ede,rler. Cürcöniyve'de giİnlclree kaldık. Ceyhun nehri }ıaş&an başa clıındu. Buzun kalınlığr cın yedi karıştı. Atlar, katrrlar, eşekler ve a,rabalar yoldan geaer gibi brızırn iizerinden geçiyorlar. Buz tabakası olduğu gibi kalıyor, yerindeır bile oynamıyordu. Buz, bıı şckilde üc ay kaklı. Cehennem so1iuğuııdaıı üzerimize bir ka-: 1ıı aı2ıldığıııı zıınnettiğimiz bir iilkc gördük. orada kar yağmaya bıışlayınca mutlaka şiddetli bir firtına vc riizgflr çıkar. oı:anrn lıalkınclan biri arkadaşına bir ikrarnda brılunmak ve iyiiik etnıek isterse, ona' < der. Bunu da çok fazla iyilik etmelr vel yalrırıhk göstermek istediği zaman yapar. Yalnız, Allah onlara Dclmtş, tıol oclun vermiştir. Tağıe ağ'acı (saksavul) cıdunrınun biı: arabası <ınların dirherniyle iki dirhemedir. Bir ara}ıa odıın isc 0şa&. yrılrarr 3 000 ntl ağırlığindadır. Cürcöniyye'de dilenciler evlerin kapılarıncla bekle,mez. Doğ_ rudan doğrııya içeriye girerek rsınmak içiıı ateşin lrarşrsrnda lıiraz oturur. Sonra yfr,ni der. Bir şey ıre_ rjrlerşe alrr, aksi halde çıkar gider. CiircAniyye'de ikametimiz uzadı. Receb'in bir kısmı ile Şö_ bffn, Ramazan ve Şewal aylarrnı (Aralık _ Şulıat) orada geçir'rİik. Şiddetli soğuklar hüküm sürdüğü için burada fada lıalrna_ mız gerekmişti. Orada duyduğuma göre, iki kişi, on iki deve i]e ormandan odun getirmek için gitmişler, yanlanna çakmak taşr ve kav almayr unutmuşlar, ateş yakarnadan geeeyi geçir_ mişler. Kendileri ve develeri şiddetli soğuktan dolayı donup öimüşler. orada soğuğun şiddetinden çarşılarrn ve caddelerin bomboş olduğunu gördiim. o kadar ki, insan çarşrlarrn ve caddelerin çoğunu dolaşır, fakat hiçbir kimseyi bulamaz, herhangi bir kimse ile karşılaŞırnaz. Hamamdan çıkar eve şçirerdim. Eve girdİ-
38 TAğ : Türkçe tıir olduğunu söyler.
keliııe olup K6müs mütercimi bunun seksek
ağacı
,i,
İBnT r'AEI*eN
28
ğimile soğuktan sakalımın donduğunu görür, buzunu atöşin lıarşısında eritirdim. Bir evin içinde bulunan ikinci bir evin içinde uyurdum. İçteki evin içinde ise keç€ ile lraplı btr > vard.ı. Ben bu çadınn içinde kürkiere ve abalara sarınrrrış olarak uyuduğum halde Qoh defa soğuktan yanağım yastığ;a yapınirclı. ( L99a) ora.da küplerin, patlamasın ve yarıImasın diye, keıpostla,rla sarıldılçlannı' fakat bunun hiçbir fayderisinden 1ıııı dası olmadığını giirdiim. Soğuğun şiddetinden yerlerde büyük yarıklar açılrlığını, biiyiİk ve eski bir ağacın iltiye yarıldığını da giirrJiiın.
ITt]IiK tJLKEtr IİnüİNm GtIiİŞ trIicri 309 yılı Şewal aylrun cırtalaıırırla (16 Şubat 922) havalar $rnmaya başladı. Ceyhun neh.rinin brızları çözütdü. Yo]euluk için ihtiyaclmız olan şeyleri tedarik ettik. Türk de* veieı'i satın aJdık. Türk ülkelerinde geçrnemiz gereken nehirlercten geçebilrnek için deve derisinden kelekler yaptık. Üç ay yetecek kadar ekmek, darr ve tuzlu et lrurutması tedarik eçlip l
j
i rl
li
I
arığırnızı düzdük. oranrn halkrndan tanıdıklarımız iiıtiyat fazla elhise alrrramrzı tavsiye ettiler. Meseieyi büyütüp v'aeiyetin kcırkunç olduğunıı söylediler. Sonra gerçeği gözlerimizle görünce bize anlatılanlaıdan kat kat beter olduğu anlaşıldı. Her birirnizin üzerİnde bir hrrka, bunıın üzerinde bir ka^ftan, onun üzerinde bir post, trıostun üzerinde ise bir kepenek, lrepeneğin ise bir baslığı vaı"dı. Başlıktan sadece gözlerimiz göriinüyordu, Ayrrca, vüeurlumuzun alt krsmrna yalrn bir şalvar, bunun iizerine astarlı başka bir şalvar, ayağımıza tozluk gibi bİr çizme, kİmaht mee_ ti, bır mestin üzerine başka bir mest giymiştik. o kadar }ri, iç.irrıizden biri deveye binse üzerindeki elbi$elerin fazlalığrndan kımıldanamıyordu. Bağdad'tan (Medİnet el-Selöm) bizimle lıeraber yola çıkan fakİh, muallim ve vazifeliler bu ülkeye girmekten korktukları
$EYAHATNAMESİ
.:-:E-
ffi
için Cürcfrniyye'de kıldılar. Ben, elçi, elçinin bacanağı, iki görevli Tegin ile Bfi,ris, yolumrıza devam ettik. Yola çıkacağmız gün yanınııİakilere <<.ıirkadaşlar ! Yanınızcla Bulgar hükümdarının clqisi var. Her şeyinizi bilyor. Avnca' beraberinizde Halife'nin mektuplaııı bulunı.ryor. Şüphesiz mek-
tuplarda hükümdnra 4000 ıs altrnrnı.n gönderildiğinden bahsedilyordur. Ynbnncı bir hükümdann yanına gidiyor,tunuz. Sizden bu parayı ınııtlaka istiyccektir.> dedim. on. lar, dediier. onları tekdir ederek dediysem de sözümü dinlemediler. Kafilenin hazırlrklan tamamlandı. Clircilniyye halkından denen bir delil kiraladık. Sonr&, Allııh'a tevekkül edip, işimizi ona havaJe ederek yola çıktık. 2 Ziİtköde 309 (4 Mart 922) Pazarteşi güniİ Ciirc0.niy.ı'e'den hareket e,ttik" (19s) Zamcönro adındaki bir ribiltu (hana} vardık. Burası Tiirk Kapısı denen yeıdedir. Ertcşi gllııü cıracları lrareketle Chtır denen başka bir yero inclik. Bıırnrln kır bastırdı" o kadar ki, develer dizlerine katİar kar içinrlo yürüyor ]ardı. Burada iki gtfuı kaldrktan soırra. boş vo elığsız bir bozIrırda, hiçbir kimşe ile karşılaşmadan, cobr{ yürüytişle Türk iilketeri içine daldık. on giin boz}urda yüriidiik. Bu esnatla" çok eziyet ve zahmet çektik. Şiddetü soğuklar olcluğunu ve devaıılı kar yasığını gördük. o kadar ki, Harezm'in soğuğu bunuı yanında yao gibiycti. Başımırdan geçen bütün sıkıntıları unutup mahvolacak reddeye geltİi}. . Bir giİı çok şiddetli btr soğuğa yakalandık. Bu arada Te-
s Mügeyyeb? : Daha önce bohşodilon ĞıtrIf b. Attöb'ın kardeşi Müseyyeb türafindan bastırılan paralara verllon isİmd|r. {s Rib6tı Zemc8n : Bu korvansaray Hazar Dcnlzl llc Aral Gölü arasında Üşt_Y*rt pl6tosu üzer|ndokl yokuşta bulunuyordu. Buraeı aynı zamanda "Tütft Kpısıo diye de tonınıyordu. Buranın s6m6nilorc bağlı blr hudut karakolu olduğundan daha önco bahsedıldi. jı1 Ctt : lbn Havkal vc lstahri tarefırdan Klt 9ekllndo kaydedllon bu mev{c* oüuz ü|kelorinjn modhallydi.
7 sEYAHATNA.MEsİ
:t0
e1
İE::.-'
g{ıı lı,ıılırıltı btıı'ııbeı'gidiyor, yanında bulunan bir fiirk onunla 'PllrIçı' kııtııışıı.ytırdu. Bir ara Tegİn güldü. Ve bana. dedi. Ben, Tegİn,e, ı()nıı,, Allıı,h sizden demenizi istiyor, d,e.> ıleıliırı' '|iirk buna gütdü, dedi. Ytılumrıza devamla odununun bol olduğu bir yere vrırdık. Orada konakladık. Kafiledekiler ateş yakıp rsındılar. Ii]lbirıe]erini çıkarıp, ateşin karşrsında sererek kuruttular. Sonra oradan hareket ettik. Her gün gece yarısından ikin_ tli vııktiııc veya öğleye kadar cebrİ yürüyüşle yürüyor' sonra kıııın,klıyorduk' on beş gün yürüdükten sonra çok taşlık, pı_ nnrlıır çıkan ve clerelerinde bol sular olan büyük bir dağa var_ tlık.
toĞuzL.4.
Ii, 1ıe
Bu dağdan geçtikten sonra oğuzlar diye bilinen bir 'f,ürk kabilesinin bulunduğu yere ulaştık. onlar, kıl çadıriarda ot'ilrotl Ve konup göçen yörüklerdi. Göçebeierde Adet olduğu gibi, mk sı]t yer değiştirdilıleri için yer yer onlara ait çadırlar gö_ riiliiyoııdu. Çok güç şartlar altında yaşıyorlardr. Bunlar yolurru kavbetmiş eşekler gibidirler. Bir dine inanmazlar, işlerinrle akıllarına başvururlar. Hiç bir şeye ibidet etmezler. Aksine büyüklerine ratıa3 derier. İçlerinden biri reisine bir şev rlanrşirsa' ona > cler. Ar.ırlaı:ındaki işleri meşvereıle hallederler. Bununla beralıer }ıir şc.yclc ittifak edip onu yaprnaya karar verirlerse, içIerı'ndcıı Cn aŞağ.ı vC Cn değersiz olan biri gelip ittifak]arını bozn,hiliı:. Allah'a 42. oğuzIar için sondal
43
44
'I
iil-kIcr aras!n-
dıı lıİiyiil
inandıkları için değil de, srrf yurtlannclan geçen müslümanlara yaranmak için aralarında der. Bu fiİrkqe demektir. Zira, fiirkçe'de < vöhid ve ise Allah demektir. Küçük ve büyük abdestten sonra temizlenrnezler. Cenabetten ve diğer hususlardan dolayı yıkanmazlar. Bilhassa kışnn su ile hig bir ilişkileri yoktur.4c Kadınları yerli ve yabancr erkeklerden kaçmazlar. Aynı şekilde, kadrn, vücu' dunun hiçbir yerini insanlardan gizlemez.os Bir gün bir adamın evine misafir olmuştulr. Adam ve kansiyle beraber oturuyorduk. Kadın bizimle konuşurken bir aralrk göziimüzün önünde avret yerini (fercini) açıp kaşımaya başladı. Biz utancımızdan yüzlerimizi kapayıp dedik. Kocası güldü' Tercümana, iledi. Zina diye birşey bilmezler. Böyle bir suç işleyen birini ortaya çıkarırlarşa onu iki perçaya. bölerler. Şöyle ki: Bu lıiınseyi iki ağacın dallannr bir yere yaklaştırarak bağlarlar. scı:r_ ra, bu dalları bırakrrlar. Dalların eski dunumuna gelmesi neticesi, o kimse iki parçaya böIünür. Içlerinden biri, dedi. okuyurrca }ıo$rina gitti. Tercümana dönerek, < dedi" Bir gün bu adam tercüman vasıtasilye bana, <> dedi. Ben ise onun bu sösiinü lıiiyük bir günah telfikkİ ederek tövbe ve istiğfarda btılundııı-n. o da, oğuzların ve şaıııanist Tijrklerin yıkanmaiııalaı'ındın ve oıı!ardrıki su
küItiinrIon scındaki açıktamalaı'cia "Cezalar" maddesinde ha!'ısedilecek. 45 0rlıiz kacIınlarının yalıancı ei_kek!erden kacrnadık!arına dair söy!enen Adet zaın;ınırnıza kadar Anedo,]u köy!üleri ve Türkmenler Rrasında yaşanııştır. cahiliye Devri arapIaı'ırıda da ılurunı ;ıynlydı. BunıınIa [ır:raber Türk kadınlarının çok i{fetli olduklaı'ındaıı çeşitii nıı'ıellifier bahsetmektedirIer.
32 i
iii
İgN
razıaş
benim gibi tövbe etti ve dedi. Tiirk'ün fldeti böyledir. Bir müsltİmanın teşbih ve tehlilao getirdiğni duyarsa onun söylediğini tekrarlar. Evlenme öcletleri şöyledir: İçleriııden biri diğerinin krzınr, kız kaı.deşini veya velflyeti altında bulunan bİr kadını şu kadar Harezrn kumaşı karşlı_ ğırıdıı işteı:. Başlığı veltye verdikten sonr& kıdr alır, evine (ça_ dırınn) gijtiiriir. Çcık kero başlık (mihr) deve, hayvan veya lıışkıı biıı şcy cılabilir. Velfşi ile anlaştığ başlığı (mihri) ödeıııeden hiç bir kimse kaclınln evlenemcz.4ı Bu meblflğı ödevince c;tllrİnmcden gelir, kaclının bulunduğu eve (çadıra) girer. Ba_ lrasının, anaslnln ve kardeşlerinin huzünında onu alıp götürür. önlar da buna mani olmazlar. Bir adnm ölür, arkasında karışı ı,e çocukları kalırsa, öz anası olmamak şartıyla, büyük oğlu babaşının dul karısıyle evlenir.a8 (200ıü) Ti.iccarlar ve diğer yabancılar cınlarrn yanlnda cü_ nüplükten yıkanamazlar. S&dece, geceleyin onlann göziİnden uzah olarak yikanabüirter. Zira, onlar bİyle bir harekette bulrınan birini görürlerse }ilzarlar ve (Brı adam bize şihir yapma& İstiyor. Çiınkü, sııya giriniyor.> derler. ondan bu harekdine kurşılık tazminat alrrlar. Herhangi bir miislümau, misafir olacak bir dost edinme_ den, İsıem iilkeşinden bu doştuna bir elbise ve karlsına bir br,şörttisü' bir miktar kara biber, d.arı, kunı üzlim ve ceviı hediye götiiımeden oıların ülkeşinden geçemeİ. Müsllİman, bu şekilde Tiirk arkadaşıDın yaİıına geıince, arkadaşı onun için kubbeli bir çadır kurar, imkönı elveıdiği nİşbette ona ko5ıun
ıts
Teşbih ve tehlil : .sübhfinellöhı vo ıL6 llühg illsll0h, ifüdolerine veri_
lcn kısa
ı7
ad.
Iıılihr : Başİık man8sınadır. Burado kız kaçırmanln kalıntıları görütmek trdir. Genİş bİlgi lçin sondaki açıklamalardan 'Evlenmoler. meddesıne bak. a8 Dul : Büyük oğulun, öz anası olmamak şartıyla, babaşından dul kalan
takdim eder. Müslüman bunlan keser. Zira, Tiirklcr ha}rvanları kesmezler. Koyunlaıı başlanna vurmak sııretiyle öldiirür_ 1er.'ı9
Misafir olan müslüman yoluna devam etmek isteyince, hayvanlarından yola'tahamrnül edemeyecekler bulunur Veyü bir şeye ihtiyacı olursa, yola tahammül edemeyecek hayvanlan Türk arkadaşrnm yanında bırakır, onun develerinden, hayvanlanndan ve malından ihtiyacı olanr ahp yoluna devam eder. Gittiği yerden döndüğü zam&n ona mallarrnı, develerini ve hay_
vanlanru iöde eder. Aynı şekilde, bir Tiirkün yurdundan, tanımadrğı bir kimse geçip ona < derse, Tiirk istediklerini ona verir. Eğer töcir bu yolculuğu esnasrnda ölür ve kafile geri dönerse, Tiirk, kafiledekilere, < dtye sorar. uöıdü, derlerse }rıfilenin yükterini indirtir. İçlerinde en akıllr tanıdığı tff,circ vararak yüklerini onıın gözü önünde Çözer. Bir zcrrc f-azlıı'ı,ız, ölcn t6.cire verdiği kadır, bu tficirin para,larınrlırn alır. Ayııı şekilde, bu tAcirin develerintİcn vc hayvanlarrndan, vcrdiği miktarı da alır. Bu tflcire, < der. Kendisindcn emffne't alan adam firar ederse de aynr hareketi yapar. Eınflneti geri aldığı t0,cire der. Eğer Türk, müslüman misafirine kervan yolu üzerinde dönerken rastlayamazsa onun nereye gittiğini sorar' der. Gittiği yer hakkında bilgi edinirse, onu buluncaya, ona verdiklerini ve hediye ettiklerini geri ahncaya - kats clar arar. Şu da Ti'irklerin f,.detlerindendir:
49 Eski Türklerde l''ayvanların boğazlanmaksızın, kanları yere akıtılmaksızın öIdürüIdüğünden ve kurban edildiğinden yine aynı kısımda tafs|lğtlı o|arak bahsedilecek.
r'. $
İnN razr,aN
ıı4
ü, '
IJir Türk, Cürc0niyye'ye girince misafir ettiğ miislümalun nerecle olduğunu sorar. onu bulunca geri dönünceye kadar evinde mİsafir kalır. Bir Türk, müslüman arkadaşının yanrnrla misafir iken ölür, bu müslümanrn bulunduğu kafile ölen Tiirk'iin kabileşinin bulunduğu yerden geçerse onun kabilesi bu müsliimanr öldürürler. ona, derler. Aynı şekilde, bir müsliiman, bir Tiirke nebiz (şarap) içirir ve bunun neticesi Türk damrİan diişcrek ölürse, ona nebfz (şarap) içiren müslümanr öldürürler. Iilğ<ır o müslüman kafilesintle bulunmazsa, kafilede bulunın en l:tiyiik kimseyi yakalayıp onun yerine öldürürler. ()ğlancılık onlar arasrnda çok büyük guçtur.so Bir defasın_ tlıı, Tliirk xrüIçümdarrnln (Yabgü'nun) vekitri Küzerktn'insr oyma_ ğına Harezmli biri gelmiş. Koyun Hhtın almalr rrıaksadiyle, daha önce misafir ettiği bir Tiirkün evinde bir müddet mişafir kalırı'lştı. Bu Türkün, henüz yüzünde tüy bitmerniş bir oğlu vardı. Ilarezmli, oğlanı durmadan kandırmaya ve isteğine röm etırıeye çalışryordu. Nihffyet, çoeuk onun isteğini kabul etti. Türtı de gelip onlan suçüstü yakaladı. Ixemen meseleyi Kfızer_ kirı'e götürdü. Küzerkİn ona dedi. o da topladı' Türkler toplanınca çocuğun babası olan Türke: diye sordu. Türk, dcd.i. Küzerkin, <<Öyleyse oğlunu getir.> dedi. Türk de getirdi. Küzerlrİn, dedi. T'iirk lıu_ na, razt olmadı. cevabrnr ver_ di' 'Iicir, oğluna yaptığ hareketten dolayı Türke bir rniktar, Küzerkin'e ise 400 koyun verdikten sonra Tİirklerin iilkesini terketti.
ğ0 51
oğIancllık : Bu suçu işleyen, Moğollarda cla ölüme mahküm edilirdi. K0zerkin : Biraz aşağıda, bizzat, lbn Fazlğn tarafından verilen izahata
göreı, yabgünun vekiline bu ünvan verllirdi. Bu kellmenln kadırhdn veya Kül-er-
kin ilo ilgili olması muhtemeldir.
sEYAHATNAMEsİ
-__:=-_=,.--------_
:: *
3ğ
Türklerin hükümdarlan ve reisleri arasında ilk gördüğiL müz Küçük Yınöt (Yinal el-Sağİr) icli.s2 Daha önce müsliiman olrnuş, fakat kabilesi,
demişler. Bunu.n üzerine müslümanlıktan vazgeçmiş. onuı bulunduğu yere varrnca dedi. Yumuşaklıkla hareket edip nihöyet, on dirhem değerindeki bir Cürcön kaftanı, bir parça pf,y-bf,.f ku' maş]'53 birkaç somun' bir avuç kuru üzüm, yruz ceviz54 vererek onu razı ettik. Bunları verince bize secde ettİ.55 Eu, fiirklerin ödetidir. Bir adam diğerine iyilikte bulunursa, iyilik gören adam, iyiük edene secde eder. Yinöl bu ikra_ rnilnlz üzerine dedi. Ve yanrmızdan aynlıp gitti. Biz de hareket ettik. Ertesi günü yolila giderken çirkin, üstü başı perişan, gğrünüşii pis ve kalbi kötü bir Tiirk karşrmrza çıktı. Şiddetli bir yağmura da tutıılmuştuk. Bu adam diye ba,ğırdı. Üç tıin kadar hayvan, beş bin kadar İnsandan mcydana gelen koca kafile durdu. Sonra, dedi. onun emri üzerine duruJı dedik. (201b) o, gülmeye başladı. Ve, dedi. Sonra, Harezm diliylc <> ydni ekmek dedi. ona birkaç somurl* verdim' onları alınca, dedi. sin.>>
52 Küçük YınAl : Bu kelime yabgfinun veliahdine verilon bir ünvandır. Daha şonralaiı oğuzların her reisine bu ünvan verilmeye başlanmıştır. 53 Pğy_bğf : Ayakla çalıştırılan bir öletle dokunmuş kumaş. Ayrıca dibğc ,kelimesinİn muharrefi çılabİlir. Tab6tğbğT bu kelimonİn Türkçe'doki bay kelimesi iie Farsçald*ki b6ft kelirneşinden meydana geldiğlnl söyler. 54 Ceviz : ortaçağ müellifleri Harezm ve kuzoy ülkolorlnde ceviz ağa cınln bulunrnadığını yazarlar. 55 Secde : Bulgarlar ve Hazarlarda da görüIen toşekkür gocdeşl blr putperest ödetidİr. Hııdüd el€lem, oğuzların bğrücü doktorlırı (şamanları) önürı de secde ettiklerini kaydeder.
--*
'
'
l'
I
'.
i.l
İBN F'AztAN
36
===#--:---:---
=---=a-
İbni F'aztön şöylde der: oğuzlarclanbirihastalantnca,okimsenincflriyelerivek& leleri kendisine hizmet ede'rler. Ev halkrndan, başka hiçbir Çadır evlerinden uzakta onun için bir kimse ona yaklaş ^maz. veya iyi oluncaya kadar onu çadirda çadır kurariar. öıürrceye bırakırlar. Eğer, bu kimse fakir veya köle olursa onu sahraya atıp giderler.so
AralarındanbiriöIürseonuniçinevgibibüyükbirçukur kazaı:lar. Eundan sonra ccsedini alrp hrrkasrnr (elbisesini} giydirir, lıusağınr ve yaymr kuŞrrntlırrrlar' Eline' içinde nebiz
ağag* oıan ağaçtan bir badeh verip, öırüne içinde nebiz brılunan tan bir lrap lıoyarlar. Sonra bütün şahsi cşyasınr getiri'p orıunla birlikte bu oda 'gibi çukura koyarlar' Daha sonra ölüyü gukıır_
dankub}ı.egibibirtümsekyaparlar.s7BundanSonraöltinüıı yüze veya hayvaniarrnrn yanrna varıp miktarına göre' birden ikıyüzekadarınrkurbanolaraköldürürter.onlarrnetleriniyerbir taraIer. Baştarınr, ayaklarrnlve derilerini ve kuyruklannr
faa5nrıp,burılarrkesilmişağaçlarüzerinekabrininbaşrnaasar"grrıou <Öıünün Cennet'e giderken bineceği ha3rvantrardır'>> ır*. kahramaıı derler. Itrğer ölen kimse, sağlığında insan öldürmüş yon_ süret ağaçtan biriyse olaııratgıı irrsanlarrn sıyılarr lradar' hizmetçi* tup bun}an kabrinin üzerine dikerlcr' <> dcrlcr's8 Bazanhayvanxarrkurbanetmeyibir-ilrigüngeciktiı.irler.' Bununüzerirıe,aralarrndakilıüyüklerrlenlıirihtiyar(şanıan} <Ölüyii rüyam* on]arı, kıır}:arıları çabuk öldürmeye teşvik cdcr" geçtiler' on_ bcni da gördünı. Bana: Görüyorsun, arkadaşlaı:ım yeti_ larr takib etmekten ayaklarımrn altı yara oldu' onlara detli'> der' Burrun iizeri_ şemiyorum. İşte, tek başıma kaldım,
uul;!.'* tedavisinden, ölüIerin göınüImesiııclrın ve mezarlardan daki açıklamalartla tafsiI6tIı bir şekilde bahsedilecek' 67 88
1i
u
Zikredilen kısımclaki Ggömme şot
scn*
sEYAI{ATNAMESİ
37
ne ölünün hayvanlarrna vaJrp hir miktarını öldürürler ve kabırinin yanına asarlar. Bir veya iki gün geçtikterı sjÖnra i}ıtİyar tekrar onlara gelir. der.59 İbn tr'azlön şöyle der: " Bütün Türkler sakallarinı yolup bıyı.klarınr brrakrrlar. Bazan, onlar arasrnda sakalınr yolmuş, çenesinin altınrla birkaç tüy bırakmrş, srrtına post almış ihtiyar bir adaın görürsiin' IJzaktan ona bakrnca keçi olduğunda tereddüt etmezsin. {'2,ü2a\ oğ'ıız Türklerirıin hükürndarına Vahgu denir.60 Bu kelime hükümdarın unvanrdır. Bu kabileye hilkürnclar oxan herkes bu isrni alrr. Gnrın vekiline ise t]cnir. Aynı şekilde, bir reisin vekili o}an herkese Kfızerkiır denir" Bunlarrn yanından ayrıldrktan sonra ordu lcunın'ndiınlarl_ ııın (Subaşl)s,ı yanma va.rdık. ona el-Ka{,ağılır oşilnı lı]tnnlt derle,r. Etral* bizim için <> lrurcltırclıı.oa ]Jizi orı]ar'cla misafir etti" onun büyük bir ailesi, kıılabalık mai'9ıycti vo pek çok evleri vardr. Kesmerniz için koyun, binrnerniz için haywan
s9 Burac}a ötrü için kul"lıan kesrneye toşvİk eden şüpl",esiz şaınaııd,ır' lerde ölülere takcim er"jiIeıı kıırkıaıı!ardarı asağıda bahseditrecel<.
Türk-
6ü Yabgü : Oğuz hükıimdarlnı Ve Karlük hükümdariarına verilen bu ünvan eelıIıiiye, ce$ığ0ye şekillcrirıcle r-io cıeı;er. Eu ünvan bazen cefuğive"İıffkfin şekIinde birIeşik oIarak kııllanılır. Bazi yerlerde ise hiıkAnlrı oğııllarına, erkek kardeşlerine ve yakın akrabasına da ya[ıEü clenir. 61 Su!:aşı : oğıırIaı'ın ordlı kı,ılıendanına vel-iIen lıir iinvl'ıııdır. Metinden uınlaşılrlığına çöre, bıl sı;baçıiıın f'],:"'iuzlar iizerindeki otorito9i 1ııılıqfidan daha kuvvetliydi. Zeki VeIidi Toğan, lıiıı'ıcn zillredilen şubaşının selçıı!ıiırln ataları ıılması ihtimaIine değinir. ihn eI-Arj?rı'in bir kaycı da bunıı rIestekIer ma|ıiyettcdir.
62
KubbeIi çad;r ; Türk çac]ırIarı kulıbe ş-'klinde olııy611ly. orta_Çağ'da çadlrları sadece Tüi'k!er ta:'a{ından değil, diğer komştıları taraflndan da kııllanılınaktayd!. Hğita, Peygaınlısr devı"iiıce Arabistan'clrı Türk çadır!arının kullanıldığına dair kayıtlara sahip bı-ılunmaktaylz. Bu çadırlar ev gibi c'lup oğaç dilmelerden inşö edi|en bir iskelet üzerine keçe kaplarnak suretiyle inşA
-fürk
.,rdilirlerdi.
!I!lSI',].'lr,. -,.,
38
- ------*---
İBN l'AzLAN ----------"-'
getirtti.Ailesindenveyahnlanntlanbüyükbirkalabalığıdaı. iet ederek onların yemeleri için pek çok koyun öldürttü' ona elbise, kııru iiziim, ceviz, kara biber' dan gibi hediye' ler verdik. Kansınr gördiim. Daha önce baba"sınrn karrsryrrırş'
ıil
SEYAHATNAMEST _----*-ffi_**=._-=..-_*-*
ııiş, bizimle beraber gidiyordu. Bu srrada üzerimizden uçarak bir ördek geçti. Etrak hemen yayını gerdi, atrnı onun altına dosu stirdü. Sonra, onu okla vurup yere düşürdü. '
yerden çılerden bir krsmını alarak çadır evlerinin bulunduğu göm_ kıp kıra gitti. Bir çukur kazıp getircliği şeyleri bu çukura -otı'. gı"şeyter söyledi. Tercümana diye sordum' Tercüman, dedi. . Gece olunca terciimanla beraber Etrak'in yaJıına girdim" Kubbeli çaclınnda oturuyordu. Yanımızda Nezİr el-Harami'nilı ona yazdıs mektup vardr. Nezİr bu mektubıında onu müslü' manlığa dövet ve teşvik ediyordu. Ayrrca, ona içinde rrıüseyyebİ altınlarr da bulunan elli altınla, üç miskal misk, tabaklan_ mıŞ deriler, kendisi için iki hırka kestiğimiz Merv kumaşları, (brocart) tabaklanmış deriden bir çift ayakkabı, bir kat dibf,,c
i
elbisevebeşkatipeklielbisegöndermişti.Buhediyelerinhep. sini ona verdik. Kaıısrna da bir baş örtiisü ile bir yüzük hedi_
ye ettik. <
Birkaç gün geçtikten sonra adam gönderip kendisindenı sonra gelen kumandanlan çağırttı. Bunlar, Tarhön, Vınal, bunlarrn kardeşinin oğlu İguz icliler. (202b) Tarhan, bunlar arasrnda en akıllı olan ve en ileri gelen kimseydi. Hem topal, hem kör, hem çolak biriydi. Etrak onlara, > dedi. TarhAn,Gs u3r, bizim görmediğimiz ve duymadığımız bir şey. Bizim ve babalanmızın zamanrnda buralardan hiçbir hü_ kümdann elçisi geçmedi. Bana öyle geliyor ki, Sultan (Halife) bir hile kurup, bizim iizerimize saldırtmak için bunlaı.r Hazarlar'a göndermiş olabilir. En iyisi bu elçilerin her birini iki parçaya ayrrrp, yanlanndaki eşyalan ve diğer malları alalrm.>> dedi.
Başka biri, dedi" Ba,şka biri ise,
olması biraz şüphelidir. Belki de, kelime burada müttefik manösına kullanıİ_ mış olabilir. Herhalde, o devirde ortşk düşmanları Hazarlara karşı oğuzlarla. Bulgariar arasında sıkı ilişkiler vardı. Bunu iyi bilen Bağdad hükümeti oğuz-
BuIgarlar arasındaki bu ilişkileri daha da kuwetlendirrnek ve onları lol6miyet'e kazanmak istiyordu. Bununla beraber, oğuzlar arasında yınalın tutumunda olduğu gibİ lslAmiyet'e karşı şiddetli rnuhalefet vardı. Müslüman olan KüzerkTne oğuzların "Müslüman olursan bize reislik edemezsin', demeieri bu muhalefeti gösteriyor. Etrek de bunu hesaba katmaya mecburdu' lsl6m'ı kabül
lırla
.tmesi için yapıIan davete oyalaytcı cevap vermesi belki de bundan ileri geliyordu.
sondaki açıklamalardan yaurtı,ğinaun -Bu husus Batı Hünlarında ve lskitlerde de mevcuttu'
\ I 1t
I
üi
bahsedilecelç_
r=-
65 Tarh6n : Şubaşıdan sonra geten ve asillerden üstün olan beye bu ünvan verilirdi. Emeviler devrinde Mdveraünnehr'deki müstakil bey|iklerİ idare cden beylere de tarhdn denilirdl.
40' G:
:--
IBN FA.ZI,AN
ş]klerl birbirleri ile münakaşa eclip durdular. Biz ise korku_ muzrlaiı ölmek üzereydik. Nihiyet, bizi derbest bırakıp geçmemize müsaade etmeye karar verdiler. Bunun üzerine Tarhfln'a bir Merv kaftanı, iki parça pöy_bflf, adamlanna birer hırka (iç elbisesi) hediye ettik. Yinff,I'a da TarhA.n'a verdiğimiz he_ diyelerin aynrnr verdik" A5ırrca, onlara kara biber, dan, birkaç somun verdikten sonra başımızdan savıışup gittiler. Buradan hareketle Yaginilt (Tchagan) nehrjne vardık. Ka,filedekiler, deve derisinden yapılmış kele1çlerinicQ çikararak yayclılar. Yuvarlak olan eşyalarrnr Türk develerinin üzerinden a,la.rak kelekler açılsın diye içlerini bunlarla doldurdular. Sonra elbiselerini ve diğer eşyalarınr da burrlara koydular. Eundan sonra her keleğin üzerine dörder, beşer, altrşar, daha az ı4eya daha çotrr kişilik gruplar halinde kıindiler. Ellerine kayın ağacr6? parçalari aiarak lıunları. kürek gibi kullandrlar' Durmadan ]ıürek çekiyorlar, daire şeklindeki keleğ'i su götiirüyordu; Nihöyet nehri geçtik. Devetrer ve hayvanlara bağırıyorIar, onlar da yüzorek rrrrıağr geçiyorlardr. Kafile geçerken Başgrrtlarrn bas_ kın .ya,pmasrndan korkulduğu için ewelf;, önaü cılaratrı siiöhlı bir mrıhırrip grulıun geçmesi zarunİ idi. I{akikaten öyle yapılrİı" Yııgindİ ııelırini bu şekiklc ş1eçtikten sonr&' yine kelek}erlc Cf,,m (Ilnıtıa), Cahş (Sagiz), Ilzil (oyil), Elrden (Zagsi'bay),
l,l
66 KeIek : [ı,İetinde "srı'frA" s;ekli;ırJe ç;eçen bı-ı vasıtalarıır lçine eşyalar kor,up ağzı büziİlerek kapandıktıın sonra nehri ıl1oçr;ıek için sahihi hı"ınun üzerine ot,.rruyor ve İ.ıir hayvana bağlı olaıı lıtı kelel< hayvaııla bir|ikte nehri
geçerdi. Bazen bu kelekier,
bı-lrada] ı:iduğı-ı
gibi, lıeşer
ve altışar
kişilik
büyüklükteydi.
G? Kayın ağacı : T{jı'kİerin nıukeıdç|es ağacı [
ceserjin bu ağacın üzerlnde i:eşhirinin nıakbül olduğundan daha aşağıda bah_ sedilcli. BirÇok Çesitleri olan kayın ağacı, kc'ruyılcu ve merha!"netli ana tanrı Umay iIe Ülgen tarafınclan yere indiriin]iş... Aİtayllların duaIaı'ında daima .bay kayın, in aciı anılır. r'ürklerde bazı fetişIer de kayın ağacı kabuğundan yopılır, kayııı ağaclna kurban ve yiyecek takdim ed'ilirdi'
nehirlerini de sırasiyle geçtik. Bunların hepsi büyiik nehirlerdir.
IPEçrNEKLtrüR,
-168
Bundan sonra Peçeneklerin ülkesine vardık. Bunlar, denize benz'er, akmayan bir suyun (büyük bir giilün) kenannda konaklamrşlar. Çok esmerler. (203a) Hepsi de sakallarrnr tıraş etmiŞler. oğuzlann aksine çok fakir kimseler. Zira, oğuzlardan on bin baş hayvana, ynız bin baş koyuna sa,hip olan kimseler gördüm. Koyunlar ekserİ karlar arasrndan tırnaklariyle eşeliyerek kuru ot ararlar. onu da bulamazlar.sa ka,ıı yerler. Buna rağrnen gayet serniz olurlar. Yaz gelip yaş ot ycyiııcc zayrflar'lar.
Peçeneklerin yanında bir gün kaldıktan sonra vo]'ırmuza devarn ederek Cayih (Yayık : Ural) nehrİnc vıırtlr]<.Go Bıl, şimdiye kadar gördüğümüz en büyiik, suyu cn bol olan, en hızlr akan nehirdi. Bu nehirden geçerlrc'n bir kelcğin ters çev_ rilcIiğini, içindekilerin nehirde lıattığrnr, pek çok insanrn telef olduğunu, bazi develerin ve hayvanlarrn boğulduğunu gördüm. Nihayet, binbir güçlükle nehri geçtik. Günle'rce yürüdükten' G8 Feçenekler : Peçenek!erin asıl yurt!arı
hakl<ında kesin
biIgi
yoktur.
rastlernıştır. Ebiı Dülef ise, daha doğurla Peçeneklerden bir grupu Eörclüğünij söy!er. Peçeneklerin büyiik kısmı IX. asırd'a Hazarlarln ve oğuztarın tazyiki altınrlo Volgıı'nın İraiI$lna geçmlş|erdir' Bunlar 889'da }"4abarları claha batıya çekilrneye zorlayarak Tuna'ya kadar uzanan gürıey Rusya bozkırlarıncla yayı!tIıtar. IsI6rn cor]rafyacıIarı daha çc,k bu batıya gicİen Peçeneklercİen bahsederler. Bı-ınlar X. asrın sonunda i,rnu'y, geçerek- Ba!kanlaı-a yayı!rJıtrar" Bizans'ın başına t-ıt'iyLik lıir ç1AiIe oIdular" Nih6yet, X!l. asrın başında A!exios tarafından im!ıd erlilerek katrıntılarr t3izans imparato,-luğu hizr,ıetine a!ındı. ibn Faz|6n ve ldrisi onların sakalsız 've bıyıksız olduklaı.ını söylerler. Ebü Dülef ise doğurlaki Peçenel
lbn Fa;i]6n onlara Yaylk nehrinin
söyler.
69 Yayık : Ural
l<ı-ızeyinde
nehrinin TürkÇe adı. Şamanİst Türklerdeki koı"uyııcu ilAh'
lardan birinin adı Yayık'tır. Bunun Ural Nehri'nin mukaddesliğiy|e aldkalı ınası muhtemeldir'
Başgırüaııİan çok korkuyorduk.Zira, onlar Tiirklerin en zararlılan, muharipleri vo insan öldürmeye en düşkiİn olanlarrdır" onlardan biri bir adama rastlarsa onun boynunu vurur, vücud"unu brrakarak başrnı alıp götiirür. onlar sakallannr tıraş ederler ve bitleri yerler. Hırkalarrnrn (iç elbiselerinin) dikiş yerlerini araştınp bulduklan bitleri dişleriyle rsrrarak yerler. Yanrmrzd& onlardan bize hizmet eden miislüman olmuş biri vardı. Bir gii[ orıu gördüm; elbisesinden bİr bit aldı. Trrnaklan ile onu ezdilı* ten sonra yaladı. Benim, kendisine baktıffmı görünce <Çok tat*
I
ri ll
lı.> dedİ.
Her biri bir ağaç parçafflıır zeker (erkeklik uzını) şeklindo yontup iizerine asar. Bir yolculuğa çrkacak veya bir düş manla karşılaşacak olursa onu öper ve önünde secde eder. der. Tercümana' <İç1e' rinden birine sor. Bu konudaki delilleri nedir? Niçin onu (tenf,_
?0 Başkırtlat : Başkırt kelimesi eski arap müelliflerinln eserlerinde burr da zikredilen Başgırtları olduğu kadar Macarları da lfade eder. lbn Havka} *Eaşgırtlar İki şınıftır. Bir kısmı oğuzlarla Bulgarlar arasıfrda otururlar, Bun lat ormanlar arasında yaşayan ve Bulgar hükümdarına bağlı olan 2.000 k!şf
kadar btr topluluktur. Başgırtların asıl büyük kısmı Peçeneklere komşu olı_ rak güney Rusya'da otururlar., der. Istahrl do benzer müt6leada bulunıs. Başgırt ve Macar kelimeleri her ne kadar bİrbirlerinden farklı görünüyo,rlar$t ca yapıIan çalışmatarla eski Başgırtlarla Macarların dillerinin aynı olduğu iobat edilmiştir. Rubrouck'e göre Xlll. asırda Başkırtlarırı dili Macarların dilirc bcnzİyordu. Bugünkü Başgırt Gumhuriyeti ibn Fazlğn'ın gördüğü Başgırtlarıfı yıırdunda bulunmaktadır. Bunlar batıya göçen Macarların geride kalan artıklaft olmalıdır. lbn Fazl6n' burada Başgırtları doğru olarak Türk kabul eder. Ayrıcı, hırada bir kafatası küItünden de bahsedilmiş olmalıdır. Fallus (Erkeklik ııcw) 'a ibadetten vc on iki ilöhtan ise sondaki açıklamalarda .Şamanizrn-
mıddesinde bahşedilecek.
i
,.
l,iI
siiı uzyunu) yaratau tanıyorlar?> dedim. Sortılan kimse cevaı
ben,
ratan bir şey tanımryorum.> dediAralarından bazıIan, on iki tane il0hlan olduğunu, klşııı, yazln' yağmunın, rüzgönn, ağaçlann, insanlann, ha5ıvanların, guJıuII' gecenin, gündüziin, öıiimiin ve hayatrn, yerin ayrl a}'Tl ilflhları olduğunu söylerler. Gökte olan ilflh ise hepsinin en büyüğüdüİ. F'akat o, diğerlerİ ile anlaşırak hareket eder. Bıınlardan her biri diğerinin yaptığna r&zı olur.
zannettiklerİnden bambaşkadır. ı İçlerincle yılanlara tapanlan, balrklara tapanlan gördiik. Bir (203t) kısmı tuırıa kuşıına tapıyorlar. Bana anlattıklanna göre, turna kuşuna tapanlar, bir giin düşmanlanndan bir ka' vimle harbederken mağlüp olmuşlar. Bu sırada düşmanlannın arkasından turnalar bağırmaya başlamış, onlar da bundaıı deh_ şete düşüp galip durumda iken kaçıp mağlüp olmuşlar. Bunun üzerine, turıalara ibfldet etmeye başlamışlar. eBunlar bizim itflhlanmızdır. İşte yaptıklan meydanda. Düşmanlarımızr mağ_ lüp ettiler.> demişler. Işte, turnalara ib&det etmelerinin sebebi bu imiş. Bunlann iilkesinden hareket ettikten sonra Cirimsön, IJraü, TJrem, Böyrıf,h (Mayna}, Vatİg (Utka), Niyasnö, C6'vşİz (Ag' tay} ırmaklarını geçtik. Saydığımız bu ırınaklar arasında ikİş"r, üç*, vc dörder günlük, daha az veya daha çok mesafeler YAr.
IBULGARLAn1zı
Elçİlik vazifesiyle gitmekte olduğumuz Bulgör (Sakölibe) hi.ikümdannın memleketine bir gün ve bir gecelik mesafe kalınca, hiiLkiimdar idaresi altındaki dört beyizz, kaıdeşlerini Yo 71 72
Bulgarlar hakkında tafsildtlı bilgi lçin sondakl açıklamalar kısmına balc Dört bey : Türkler ve Moğollardaki dört hükümdar sısteml imparaton luğun dört kabilesini veya dö* kısmını temsil eder. Cengiz-Han',ın dört büyük ordusunda görüldüğü gibi, bu husus dört esas nokta vo dünya hakimiyctI
)
Tirtio r l.,
I
it4
! I
I
IBN F'AZI,AN
Bunlar, yanlannda çocuklarrnl bizi karşılamak içirı gönderdi' beekmek, et ve darr7s olduğu halcle bizi karşıladrlar' Bizirnle raber yüriidüler. Hiikümdarın bulunduğu yere iki fersah kaAllah'a lınea, bizzat onun tarafrndan karşılandık. Bizi göniiııce, Yeninde sakladığı giiınüş şüküı'ler olsun
paral,n(dar?ıhim)üzerirnizesaçt1.74Bizimiçinkubbeliçadrr. lar kurdı'rrdu. Bu çildırlara indik' PaFlükümrlarrn yanlna ]-2 Muharrem 310 (12 Mayıs 92Z} yetmiş zar giinü vardık. Cürcöniyyc'ilcn onurr ülkesino içadar günleri giiniüı{ mesafe tuttu. Pazar, Paza'rtcsi' Salı' Çarşamlıa hükümdar' tr{alife'nin mej'ıtubu ğadırlarda oturduk. Bu aracla kumandanlanrı ve Jkuoruoken hazrr bulunmalarr için bcylarini' yarugilesi fertlerini topladı. Perşembe günü hepsi toplanrnca bigiıırle taraf,rndan mızcla getirdiğimiz iki tıayrağı açtık' Halife Kendisirıe siyah eğerle,dik. atını eğ"erıe hükümdarın ş;;;; Hatrife'nin sonra Bundan iliiatl** giydirdik. Sarrğını sardrk'zı o]ııı_ rneiltubu mekiubunu çıkardım. rıtııoıı*o*'a, <> dedim' FIükümdar çok meınleketinin ileri geı-enterı ayağa katktılar' şişınan ve gökıekli idi. Mektubu okumaya başladım. Gİriş kısuiınr
olıuyrrp,<< ,$aıra
tel5kkiIeriyie atAkalıd,ır. Aşağıda çlörıiIece$i üzere, ll"ın Fazlön bu dört kabi_ ledeiı sadece liçünün adını verrnel
4ğ
$I,]YAHATNAMEST
'
.il
başka ilah tılnınyun Allah'a hamdederim.> cümlesine gelince dedim' o ve yanındakiler hep birlikte selömr aldılar- Ben mektubu okuyorum, tercürnan harfi harfine'tercüme ediyordu. Mektubun okunmasını bitirin' sarsıldı. ce, oradakiler hep bir ağızdan tekbir getirdiler. Yerler
sel6,m olsun. Seninle beraber, kendisinden
Sonra,hükümdarayaktaikenvezirHömidb.el.Abbfrs'ıd6 mektubunudaokudum.otı.ırmasrnıemrettim.Nezirel.Hara. rni,ninmektubuokunurkenoturdu.(?o+u;Bumektubıınokunmasr tamamlanınca, adamlan hükümdarrn üzerine çoiı rni},ıtarc]agürnüsparasaçtılar.Bundansonraonavekarrsrnagetirdi. hediyeleri çıkardırn'. Brrirlağım]z ıtr, "ıbi*", inci gibi kıymetli rr birer birer ona ve karısrna takdim ediyordum. Nih6,yet, bu işidebitirincehalkınhuzfirunda,hükümdarrnkarrsrna]ıililt oturuyorcltr. T}u ıın as;ydirdim. Hatünzz hükürndirın yanında ,rn aa"tıaır. Hötüna hilat giydirinee, kadrnlar onun üzcrirıc 6ümüş paralar saçtrlar. Biz de çadrrlarımrza döndük' Biraz vakit geçtikten sonra bize adam göndcrip çağırttı" örıürrdıı otu_ Ya,nrna girdik. Kubbeli çadırında idi' Çocuklarr ise tahtl iizeörtülü ruyorıJı. Kendisi tek başna' Rum dibhcıyta rindeotunryordu.Herkestoplanclıktansonra'sofranrngetiril. sofrayı mesini ıstejı. üzerinde södece kızartı1mış et bulunan kesip veĞi' lokma Bir getirip önüne koydular. Bir bıçak aldı' parça bir defa da aynı şeyi tekrarladr. Sonra iiı""i ve üçüncü "sevser,'e verdi' Sevsen bunu alrnca ona küçük bir o"'ti. nı*ı sofra geldi. öniine kondu' Adetteriböyledir.Hükümdar,ke.ndisinebirlokmaİ/ertne76H6midb.el.AbbÖs:Hlcri'306.311(918-923m.]yıllarıarasındaHalife
Muktedir'in vezirliğini yapmıştır'
,I7HAtün:KadınınumumimerasimlerekatılmasıeskiTürklerdeadettl. BuhususAraplarayabancıydı.Bununiçin,ibnFazldn"Buonların6detidk., Battüta" TirklerJeki bu ödet Moğotlarda da görülmektedir' lbn ,iun "ı.tuaı.. yanında karılarlnın oturmalarına iır"nuL-rıun,,n Eörünmelerİnc hayret eder'
ve başları örtüsüz başkalarına
BN FAZLAN
E6
dikçehiçbirkimseyemeğeeliniuzatmaaflükiimitannverdiği tokmayı alanı bir sofra ge1ir'78 bir sofra geldi' Bir Sonra, bana bir ıoüa verdi' Bana da da bir sofra geldi' paJça daha kesip sağuıdaki beye verdi' ona geldi' Soniorrr, ikinci teye ni lokma vsdi' Ona cla birdasofra geIdi' sofra bir ra üçiincü beye bir lokma kesip ver{i' ona geldi' sofra da bir dördiincii u"v* rı' lokmi verdi' ona
Sonra, "tı"' parça verdi' onlara cla sofralar geldi' Sonra, çocuklarına başkasının sofraHer birimiz kendi sofrası;dan yemek yiyor' sofrasrndan arta yeyince y"*"giri srna, cıI rrzatmıyortlu. Ve götürüyordu' knla,ırı kcncli eviıro (çadınna) bir gün ve bir ge_ Vcrncğimizi yedikten gÖnra'ı lrükümtlar onlar buna
ctıu',,sdiyorlar.o-veti,bundanbireılkadehiçtik.Sonraaya. Emtr el-Mü'minİn'e uzun ömürler ğa lıa,lkıp dedi' onlrn
versin. Bu, ona olan memnuniyetimin dört bey ve Qocukları da aya_ ayağa kalkrırasr tızerine sağ-ınoaırı kalktık' Hükiimtİar bu hareketi iiç ğa katktıIar. Biz ae 'v'gJ i"ro, ,.ı.rurladr. Sonra yanrndan ayrıldık" eamisinin minberinde onun tsen gelmecten tınee ııiitümdarın Bulgarların hükümdaıı YiltivAr'ı isadrna, hutbe şeklinde ok""'yo'*uş' ona' Efendim trmlr _doğuda adla anılamaz' trr. Minberde aııun ia" taşn's'bu ken_ minberlerde ve batrdaki el-]üü'minİn tııuıir"lJıle Ca'fer trmİr et_Mü'minİn disine is16'h el-İnnflm el-Muı
lıarret-ı
--_-.----.--_-.78ibnBattütaveMarcoPoloı,nunverdiklerimal0matagörl€ Moğollarda ;r!r;;; herkesin ayııı bir ma$ası ve sofrası vardı.
da hanın meclisinde
bir nebizden Burada sarhoş edici bir içkiden zlyade Sücüv, Sücü kımız eski hafifletilmiş lckisi' darı ve Bal (şıradan) bahsedilmiş oI*'ı*'' Ömer de Hazreti ;biz-gibı tel6kki edilirdl. 'rnüslüman Türkler , uriyelilere bal şırası içmeyi müsdade etmlştir'
7g
lll,ıl l
{'r
: ;frd;
smYAHATNAMESİ
47 i:::_tiİİn?çji'it]
'r iffii
i:iiui.. i
övdükleri gibi, beni aşın derecede övmeyin. Ben sadece bir kulum. Bunun için, A]lah'ın kulu ve resülü deyiniz.> buyurmuş-
tur.> dedim.
Bunun üzerine, dedi. Ben de dedim. }Iüküm_ dar dedi. Ben, dedirn. Ilükümdar dedi. Ben de dedim. Bunun üzerine, dedi. Hatİloe, iıutbeyi bu isimle olıumasrnr ernretti. o da bu emri yerine getirdi. Burı.dan gonra' onıın adrna hutbe şeklinde okunuyordu. Mektubun okunmasrndan ve hediyelerin verilmesinden üç
gü'rı sonra, hükümdar bana adam gönderip huzüı.una çağırtlı.
lTalife'ııin gönderdiği dört biır altrn meselesini ve bunlarrn geci.knıesine sebep olan hıristiyan el-Fazl b. l\{ü_sö'nın yaptığı hi_ lc1ıi öffenmi$ti'i,Zira, mektupta altmlardan balısediliyordu". Yanııı'tr girince oturInaını emretti. oturdum. }Ialife'nin nıektılbu_ ılı.ı ijnürne atarak dedi. > de
-_-*_:=-:-':.=='==::=# ise benim gönderdiğim elçİ kadar masrafta bulundu' Hediyeyi g"'' udvet' doğru' Biz elimizden ge' dahi getirebilirdi'> J"aı böyle olctu'>> dedim' Bunun üze* leni yaptık- w" vupJ"'' ş"u"" ben tunbn tanrmryorum. Sadece rine tercümrrr, uoru_i" ı.ı; insanlardrr' Eğer vezir senin seni tanıyo ru*' zi"i onıar caııı kanA'at getirseydi' hukukuma yaptiğın şeyi onıarıi' yupu"'ğ*a ve cevabrnr dinlemen içİn riilyet etmen, mektubu bana okuman da_ Senden başkasından bir dirhem seni buralaru go''a;;'"zdi' için daha hayırlıdır'>> dedi" hi istemem. u"'v''n*"]'g" '""ı" koı:lru içinde ayrrldim" Bunun üzerine, yaıırndan üzgün.vc neyictıi' ciisseli ve şişman viicut_ Irısa,na tesiı: eder ;#;;il içinclen lronuşuyordu. Yanı-ndan lrı bir adarndı. Sr"i;;; küp onun topıaclırn' (2or') Benimle sonra adamrlan çıktıktan ';;;;;ilmı anlattım' onlara < dedim' ederken ozanln iffr'deleriıj Hüküııdarın müezzini kömet Itrükümdara'
_
maç
kılıyorl*'
sEYAHATNAMEsİ
49 .'r:4
cler?> dedi. Cevöben <
dedim.
ile mi? Yoksa ihtilaf ile mi?> dedi. <İcmö, ile> dedim.gı Bundan sonra tercümana, dedi. Ben < dedim. <İcmö ile mi? Yoksa ihtilef ile mi?> dedi. Ben Icnıö ile> dedim. Sonra tercürnana, dedi. Cevatıen <> dedim. dedi. Yine dedim. }Iükümdar, < dedi. Ben, dedim. Bunun üzerine tercürnana, dedi. Bu sözler üzerine lıizi haptetti. Venecek cevap bulamadık. Yanından aynldık.
8ı
Ez6n
:
ı|;ıir hükürndar
Buı"ada ik6rnetin ifadelerinin tol
ilg lbn FazlAı'l arasında yapılan münakaşa aslında bu bölgede
ll;ıııefi ve Ş6fiİ mezheplerinin nüfuz yarlşrnas!nln b'ir tezdhürüdür. lsldmiyet'i l\ıllıv<ıröünnehr vş Harezrn yoluyla kabul eden Bulgarların Hanefi l"{ezhebi'ne ııy11tın oIarak ikametin if6delerini tekrarlanraları tabi? idi. Şifii Mezheblnde ,,lılıl ltın Fazl6n ise' kendi benimsediğİ mezhebe uygun ofarak ik6rnetin ifd. ılıılıırinln tekrorlanmasında ısrar ec|iyor. işin mahiyetini önce kavrayamayan ll(lküındar müezzlnine lkameti lbn Fazl6n'ın ıstediği şekildo okumasını emreıllyıır. $onra hanefi fakihlerinin müdahelesi netlcesı yaptığı hatanın farkına Vittlyor vg miiezzlnino lkğnıetin ifadelerini yine tekrarlamasını emredİyor.
F.4
IBN FAZLAN
ğ0
İE.
Ibn Fazlön der ki: Bu konuşmadan sonra, hükiirndar ar_ kadaşlarıma itibar göstermediğ halde, beni başkalarına tercih eder, yanından ayrrmaz ve bana derdi' (z05b) Bulgar hükümdannın ülkesinde sayılamıyacak kadar çok acöip şeyler gördtirn. Bunlardan biri şudur: onun ülkesinde ilk kaldığımız gece güneş batmadan tam bir saat önce semanın iyice krzardığını gördüm. Gökten şiddetli sesler ve büyiik bir gürültü getdiğıni işittim. Başımı kaldırdım. Yalrınrmda ateş gibi krrmızı bir bulut vardı. Bu giirültü ve sesler ondan geliyorilu. Dikkatle baktım. Bulutun içinde insa.na, ve hayıana benzeyen hayaller, bunlarrn ellerinde yaylar' mızraklar ve kılıçlar bulunuyordu. Bu karaltılara dilrkatle bakıyor, iyice farketmeye çalışıyordum. Tam bu sırada, bu buluta benzer başka bir bulut ortaya çıktı. onda da insanlar, }rayvanlar ve silihlar görünüyordu. Bir süvari birliğinin diğerine hücum ettiği sibi bu birliklerden biri, diğerinin üzerine sa]dıı1naya başladı. Biz, bu durırmdan çok korktuk. Allah'a yalvar_ maya ve dua etmeye başladık. Yerliler ise bize gülüyorlar ve bu }ıa,limize hayret ediyorlardı.82 Ibn Fazlfrn der ki: Biz, bir birliğn diğerine hücumuna bakıyorclıık. Iki birlilr birbirlerine giriyorlar, bir müddet so;ıra ayrılıyprlardı. Bu hal gecenin cpey bir krsmrnda devaın etti. Son_ ra her iki bfulik de kayboldular. Hükümdara bunun ne olduğunu sorduk. Cevöben, atalannrn
E2
Kuzey şafağı : Buraca güneş batinazdaıı biraz öneo ıicıılıaırın l<ız;ırdığın-
dan ve klrmızı bulut!ar içinde cinIerİn çarpıştığlndaıı lıalı,ıodilnıc'ktodir. Bu lıusus giineşin yüksekliğinin rnaks!muıı dereceye vardı(.lı zrıırıan vukubulan bir kuzey şafağlnılan başka bir şey değild'ir. Estonya rirıı1ınııırla ve kuzey
efsanelel'inde kuzey şafağı gökteki orduların muhareboslno lronzetilmektedir. Bu husus Cern]en efsanelerlnde pek yaygın bir tomacJır. [lurada muharebenin mü'min ve kAfir cinler erasında geçtiği söylonrnel
SEYAHArNAMESİ
6ı,
ile köfirteridir"> dediklerini, çok eski zaırıanlardan beri her akşam bu şekilde çarp$tıkıarını söyıedi. İbn Fadfln şöyle der: Sonra, hiikümdarın aslen Bağdad'tan olup tesadİifen bu taraflara gelmiş olan terzisi ile konuşmak için kubbell çadınma girdik. Kur'6,n'dan yaqm sübu (1/14) okuyacak kadar za' man geçmemişti. Konuşuyıır, yatsı ezanınln okunmasını bekü_ yorduk. F'.zanrn okunduğunu duyduk. Çadırdan çıktık. Bir de ne göreyim. Sabah olmrış. Bunun üzerine müezzine dedim. Müezzin dedi. deilim. dedi. > diye sordurn. Cevfrben, dedi. Ayrıca, saba,h namaz]'nı kaQınnm korkusuyl.a bir aydır geceleyin uyuma.dığını söyledi. Öyle ki, nkşamleyin tencereyi ateşe koyan bir kimse, tencercnin iı:indcki
yemek piemederı sabah na,nrazrnr krlar. İbn Fazlön şöyle ıler: onların ülkesinde giindüzlerin çok uzun olcluğ'uııu göı:rliim. Senenin bir krsmrnda gündüzler çok uzar, geceler çcık lrısalı.r. Sonra geceler çok uzar, gilndüzler çok kısalır. Varrlığınıın ilrinci gecesi kubbeli çadrnmrn drşrnda oturup semayı scyrcttim. (206a) Pek az yıldız görekıi}dirn. Zannederim şurada burada on bcş ka
84 Vis0 : Bunlar Ladoga gölünün doğusunda Beyaz göl civarında oturan Ilııs amalistlerinden Vies kabilesidir' Bulgarlar Visü ve Yura ülkosino kızak
lılrlo elbiso, tuz, işıennIiş eşya götürürler, Bunları kürklerle doğişirlerd|. Bu bir sessiz ve muğayebe İle değişim tarzındaydı. Sessiz doğlşlm ıa-
(l(j0rot
''r'1"TT'r'F-" '-
İgw rAzI"AN
*-._
52 , *--^*=€,
Eu
Bqlggd baıififf?fiffi. qab*"sgH iŞaoıaııı ziridan daha -g3iE
u. Dehşet
f"gio, Sevsen, Bafis
içi@
Ş6ffidffiş""-
ve arkadaşla-
ylrrrmırda bulunnn hükümdar:ıı
*---
göre' oskiden zenci olduğu gibi' Mervozi'ye manımızdaki ibtıdöi kabilelerdo [*i'ıu'inJu "u"uttu' Aynı müellif kaydetterde, Çin ve Hind 'a''"i*o'; Josslz değişiınln h0kinı otduğunu KimAkların bir zürnresl "*;*d"-J; meKedlr.
'i;i;"
ıiven kimse onun emlİsiıan> z06b) Rqgdan yedik-Tpdrsok <
_("-@
elrrıalarr var. Bu elma
kızlar
lann
bilmed-iğim bir esr
ise ince hurma
tereddiitjilLetü.ez__ Pulmadaq ondan ?.ra-
olduğur-ıda gİt,-elği,
en da}ıa . Yeü
daha
rdüm.
hurma ağacının benzer. fakat esinin bir bal-
rda
rlan
gşç-şıı3p .g*i *-u*h9ş-9qu9l"Rusds.v Ve alPg]Lbol g_lmasına -rığuıçı-cn .çob-ı|arı_ve-
ıL!etiKrler.Fir
t:dcr. Hükümdar'rn bırndan hissesi vokturJalnız, h0ı: cv gener]c bir, hükürndara bir samur kürk verir. Hükünıdar ns!çerle-
rini herhangi bİr yere akın yapmak için gönclerir ve ıskerleı'i ga'nimet elde ederlerse bundan muaJ4yen bir hissc alır. Düğtin va,pan veya d&vet tertip eden herkesin, vercliğİ ziy&fete göre, }ı ii]iümdara bir hisse &yrrması' bir söhreca8 bal nclıİzi ve bİr
m. Di ve-Izgn hernen ağacın kalınlısna ormarun
ğlr
aclarnlarrnd.an biriyle ağaçlar arasrna girdik. daha uzun, yeşil ve küçük bir ağaç g'ğrc!ı& mar, bu damann ucunda genrş Ve yere
i
mış bir muş
SEYAHATNAMESI
===
geeenin bir saatten daha kısa bulunduğunu, onla'rın ülkesinde olduğunu söyledi' fun Fazlön şöyle der: dağiar ve göziin görebii' orada, güneş doğarken her 191' haGüneş ise büyük bir hulut diği her şey kızıl uı'-i*ı' alıyor' devam geliııceve kadar kızrllık linde doğuvo,' çogü' o'tu'ın' uİ'ş- nuraaa geceler gündüzier ediyor. Memleket i'*' ı'u'u' krsalrr. Hattö, bizdeıı kadar uzar, günd#;^j";l"ı.r"ı.*arr bulunan Et'il nehrirıe u' mesafede bir adam uı, te's';i;; a'ıiu orava varmatlı'n ı'"kşaln }ragitmek için sabahleyin yola çrksa' c] cr1ii er' aoğrp' gökyüzünü k1I'I-T.: nııtıirlialJıu, basar, ranlığı g'."uı., ,ru*rş, gündüzler kısalBiz oradan ,yrıaürirr;'; i'mıştı. ^'-"-orır, uğurlu sayarlar' Böyle köpeklerin havlamasrnı çok ve stı'lh senenin bo-lluk, bereket o sevintrler' du5nınca bir şey serıesi olacağrnı söylerler'
hemen hemen
'
B5 Fındık : Mervezi "Bulgar
ü|kesindeki hadenk (kaylnnğacı) ağaçIarı
nrasında fındık çoktur." der. Volga kıyıIarından orta Asya'ya golen fındıklara . bu
I
gar'
ggL"
den
i l i
rc
i.
Gövd.es
i
n
jg-gıLı-_blı.mav
-
i
ç
tı6 S&hrec : Bu kelirne Türkçe'deki osağrak" kelimoşinin doğişik şeklid.ir. lbn Rusteh "Hükümdar her dilğünden vergi olarak bir at alır., der. Buna' 11iire, vaktiyle at şeklinde alınan bir vergiden bahsedilmelidir. Kellme "sğh ı'ııh, şeklinde de okunabilir.
IBN r.AZLAN
5&
şJ
=:ı===-:::3'
|:
'Zita' on]'ann miktar bozuimuş buğday verm*i mecburidir's? saklayacair Yiyeceklerini ülkeşi rutubetli u" ır?u*, ağırdır.oe kazıp yiyeceklerini kııyular yerae yerleri de yoktur' Arıcak, gün geçtikten şonı:a kokar ve bunlara koyabilirler' o da uırı
bunlann